erzincan belgeliği

1939 depreminde
Askeri Ortaokul

 ana sayfa   +   home   +   deprem

 

Erzincan Askeri Ortaokul
Haşim Hikmet Erciyaş (1925-2010); Erzincan 1939 depremiyle ilgili yazdığı anıları ve fotoğrafları.
 

O sırada bu okulda öğrenci olan babam Haşim Erciyaş'ın resmin arkasındaki notu: "İşte buralar koğuşlarımız ve içersinde yüzlerce talebe yatıran yerler bu hale gelmiştir, işte * ile işaretli yer bu gün hayatta olan Haşim Erciyaş'ın çıktığı yerdir ve daha altında yatan onlarca yavru, Yazan H. Erciyaş"
 

"Senelerden beri bu hükümete yardım eden ve kıymetli Subay yetiştiren dershanelerimiz şimdi sanki tabiata küsmüş gibi eğilmiş ve belki de yıkılmış bu dershaneler eskiden şen ve sevinçli yavru dolu iken şimdi yanında onlarca ölü dolu." Haşim Erciyaş

 

"Hayata büyük bir ızdırapla gözlerini kapayan (81) arkadaşımız, şehitlerimiz işte burada görülmektedir ve bizi ebedi bir mateme tutturan rahmetlik arkadaşlarımız enkaz, yani çıkarıldıkları yer yanı başlarındaki dahi enkazdır. H. Erciyaş 26. Aralık 1939 Erzincan Zelzelesi"
 

H. Erciyaş: "Şimdi enkazdan kurtulan arkadaşlarımız üstlerine giyecek buldu ve sonra başlarını sokacak bir yer bulmak istiyorlar. İşte onunda eksikliğini böyle gideriyorlar. Mektebin bahçesi."
 

 

arkadaşlarla bir Hatıra 15/1/1939 H. Erciyaş
1- Mustafa Kemal, 2- Nizam, 3- Hikmet, 4- Memet, 5- Haşim Erciyaş, 6- Necati

 


-Erzincan Süel (Askeri) Ortaokul Sınıf Resmi-
Kırmızı boyalı olanlar, ölen öğrenciler ve öğretmenler

 


Sayın Öztopçu,

Babam Kaptan Pilot Haşim Hikmet Erciyaş (doğum İstanbul 1925, ölüm İstanbul 2010). Kendisi Türkiye'nin ilk jet pilotlarından ve Türkiye'de ses duvarını aşan ilk Türk pilotlarından biridir.
Erzincan 1939 depremiyle ilgili yazdığı anılar:

"1939 yılı, ben 14 yaşında Erzincan yatılı askeri okul öğrencisiyim. Ailem benden çok uzakta. Babam şarkta Rus sınırında, Piyade Tabur Komutanı olarak görevli. 25 Aralık günü gece saat 02.00. Dışarıda aşağı yukarı 30 cm kar var. Isı -10 derecenin çok altında. Yatakhanede, biz öğrenciler uyurken bina üzerimize sekiz şiddetinde bir depremle çöktü. Ne olduğunu anlayamadık. Her şeyi çok net hatırlayamıyorum. Bir kaç arkadaşımla birlikte blok halinde bir tarafa yatan duvar aralığında kendimi buldum. Ne kadar zaman geçtiğini hatırlamıyorum, ama bir müddet sonra üzerimizde ince pijamalarla üşümeye başladık. Ve herhalde biraz hareket edebildik ki, etraftaki yıkıntılardan ve belki de ölenlerin üzerinden alarak paltolar bulup giydik.  Daha sonra ekmek parçaları bulup yedik ve gazoz bulup içtik. Enkaz altında bu şekilde bir gün kaldık, ama daha çok gün kalmış da olabiliriz. Dışarıda bizi kurtaracak hiç kimse yok. Erzincan'ın dünya ile hiç bir bağlantısı yok. Demiryolu tünelleri çökmüş. Kar yolları kapatmış. Yardım gelmesi imkansız. O zamanlar karayollarında motorlu taşıt araçları yok denecek kadar azdı. İlk olarak yirmi saat sonra şehrin kuzeyinden, Piyade Alayı askerleri yardıma geldi. Yattığım yatakhanede 36 kişiydik. Benim de içinde olduğum sekiz kişi kurtarıldık. Türkiye'nin depremden günler sonra haberi oldu.
 
Babam durumu öğrenince, Şarktan izinli olarak gelmiş, fakat kar ve tipiden dolayı Erzincan'a ulaşamamış, Erzurum'da kalmış. Postane yıkıldığı için, telefon ve telgraf çalışmıyor. Babama da haber "Cenazenizi almaya gelin!" diye verilmiş. Enkazdan çıkarıldıktan sonra sekiz gün karların arasında aç ve perişan bir vaziyette yardım bekledik.  Türkiye Cumhuriyeti Devleti sekiz gün sonra yardıma gelebildi. Yıkıntıların bir kenarında büyükçe bir ateş yakıldı. Üzerine büyük bir kazan kondu. İçine her çeşit hayvan kemiği doldurularak kaynatıldı. Günlerce bu kemik suyu sağ kalanlara tasla dağıtıldı. Vejetaryen olduğum için, bu bana büyük bir işkence oldu. Hayatta kalmak için, sürekli olarak kemik suyunu ağzıma doldurup tükürdüm. Her yer cenazelerle dolu ve kurtulanların büyük kısmı da ağır yaralıydı. Ben ve az sayıda arkadaşım, hiç bir yara almadan şans eseri kurtulduk. Erzincan'ın nüfusu 12.000 kişi, ölü sayısı ise 10.000 kişi. Depremde ölenlerin toplam sayısı ise 50.000'e yakındı. Bu deprem Türkiye'de kaydedilen en büyük deprem idi. Deprem sonrası okul hemen Konya'ya nakledildi. Okula Konya'da devam ettik ve mezun olduk".
Haşim Hikmet Erciyaş
 
Babamı iki sene önce kaybettik. Bu anılarını ve deprem ile ilgili fotoğraflarını bir daha hiç görmemek üzere saklamış. Vefatından sonra bulduk. Çocuk yaşında yaşadığı acının büyüklüğü bu şekilde anlaşılıyor. Bu konuda sorulan soruları kısaca cevaplar ve konuyu kapatırdı. Dedemin de bu esnada gizli kalp krizi geçirdiği, yıllar sonra yapılan tahlillerinde ortaya çıktı. 73 sene önce olan bu büyük felakette hayatını kaybeden herkese bir kez daha Allah rahmet eylesin!
 
Bu konuyla ilgili elimdeki belgeleri en doğru yerde herkes ile paylaştığıma inanıyorum. Bu site için Sayın Avni Öztopçu'ya teşekkür ederim.
 
Sema Erciyaş Kantürk 18 Mart 2012

 

H. Erciyaş: "30 Kasım 1949 Erzincan misafirhanesinden orduevine dönüş ve Erzincan heykeli önünde."

 

____________________________________________________________________

Avni bey merhaba, internette Erzincan askeri ortaokulu ile ilgili bilgiler ararken sizin sitenize ulaştım. Babam, 1939 Erzincan depremini bu okulda öğrenciyken yaşamış ve şans eseri enkaz altından bir gün sonra çıkarmışlar. Deprem sonrasi askeri okul bahçesinde çekilmiş 3 tane fotoğraf var, eger arzu ederseniz size gönderebilirim. Bu okulla ilgili hiç bir bilgiye ve fotoğrafa sahip değilim, araştırmalarım sonucunda da birsey elde edemedim. Bu konuda bana yardımcı olabilirseniz sevinirim. Sevgiler
Sema Erciyaş Kantürk 8 Mart 2012


 Haşim Hikmet Erciyaş (1925-2010)

Copyright © H62