H .   A v n i   Ö z t o p ç u
kişisel sergiler - individual exhibition
13 Ekim - 13 Kasım 2008
Mine Sanat Galerisi

Bağdat caddesi, Ogün sok. No:3 Caddebostan - İSTANBUL

 


ana sayfa   +   home

 

2. basın bildirisi >>>                    1. basın bildirisi >>>

One of the contemporary art galleries of Istanbul, Mine Art Gallery, without making any compromise to its contemporary line, is opening 2008-2009 season with H. Avni Öztopçu.

Öztopçu will be on stage with his past 14 years of selected work. During this period, some differences can be noticed in his work from beginning to the end.

Within time, although his artistic issues may change, one thing that doesn’t change is probably the world he wants to create. In his 1988 exhibition, he clarified the idea of space as: “I want to create an imaginary space which has its own unique life. This imaginary speculative space is not a life that we’re familiar with. But he, in the meantime, brings to life same kind of inclinations inside us and we swing back and forth, like a pendulum, between closeness and strangeness. This imaginary space, against the all the chaos around us, gives us the opportunity to save each shape from it’s randomness, approach the absolute values and find the peace in the visual world.

You can visit Mine Art Gallery at Caddebostan to see H. Avni Oztopcu's works untill 13 November 2008.

In his “Imaginary Space, 1989” work report, he is explaning his attitude as: “As a human being who has the capacity to objectify everything, I am trying to objectify and form an the imaginary abstract world

...The thing that the imaginary world that I have constructed unconsciously communicates, doesn’t exist in the entirety...

In this abstract world, what will form the idea of artistic space? In the entirety of visibility, if the thing that it is communicating doesn’t exist in reality in the outside world, will this inhibit the idea of space?

In this imaginary space constructed as order, position and line up of elements like line, colour and plane is a reality created by the artist... It is a new combination... Every spritual case includes something as an object; the tendency to this object is met by human beings’ ability to objectify everything... Space that is dependent on object, the thing that that gives the space idea is the visibility, audibility and to scale these visibilities and evolution of them is the artist’s expression.

With the evolution of contradictions to extremity, searching for openness, certainty and solidity has brought me closer to a linear formation. Working on figure supported the linear formation. The way I see the figure, fell in to the definiteness function. This doesn’t necessarily mean every figure has to be definete in itself. Every figure has a strong inclination to define itself.

Although every piece in my paintings is tightly connected to the whole, they want to have a certain way of independence in themselves. This doesn’t mean looseness; individuals are linked to the whole but didn’t lose their individuality.

Definiteness in my paintings remained in the figures’ visibility. When viewed as a whole, there is uncertainty in the meaning. What we have here, is not an effort to complicate a puzzle that is to be solved eventually; on the contrary, this is the struggle to keep some uncertainty. This uncertainty mission is given to the meaning of the whole composition, not to the visibility of individual figures...” H. Avni Oztopcu; Imaginary Space, 1989

 

değerlendirmeler

Soyut biçimlerdeki hareketlilik
Ümran Bulut
Cumhuriyet Gazetesi
25 Ekim 2008,
cumartesi (Hafta Sonu İlavesi)

Soyut resim 1900 lerin başında öncü bir duruşla gerçekleştirilmişti. Günümüze kadar birçok resimsel anlayışla çarpıştı; yerini hep korudu. Kübizm, fütürizm gibi yüzyıl içinde yaşanan birçok sanat  akımının hemen yanı başında  olmasını kuşkusuz birçok sanatçının  soyut arayışı yeğlemesi, açılan büyük sergiler, yayınlar sağlamıştır.

Soyut resimde görüntüler insanın tinselliğiyle barışık bir alt yapı üzerine oluşturulur. Onlara  bakıp kendince görmek ve algılamaksa  tamamen izleyiciye  bırakılır. Bu durumda natüralist resimdeki gerçeğe bağlı izlemenin dışında  bir izleme gerçekleşir. Bu özgürlükçü bir izlemedir. Başka deyişle  soyut resim, sanat yapıtına  şanslı  bir seyredilme edimimi sunar.

Türk resminde soyut eğilimli ilk sanatçılara  1940lı yıllarda rastlıyoruz. F. Zeid’in, H. Anlı’nın, C. Bingöl’ün, Z.F.İzer’in, S. Berkel’in ardından gelişme çizgisinde önemli sanatçılarımız var. Günümüzde de soyut çalışan birçok sanatçı geometrik soyut, lirik soyut, dışavurumcu soyut gibi farklı açılımlarla ilgililer.

H. Avni Öztopçu Mine Sanat Galerisi’ndeki  sergisinde soyut resimleriyle bizimle. Sanatçı seçkisini son ondört yıldır sürdürdüğü çalışmalarından oluşturmuş.

Öztopçu resminde kullandığı resimsel öğelerle öncelikle sanatsal mekan için kurgulama yapıyor. Bol bol soyut biçimlerle ve renklerle uğraşıyor. Yatayları güçlü kılan dikeyler, eğriler, küçükler, büyükler, dairesel olanlara karşın köşeli biçimler hepsi birden  bir anlatım içindeler. Çizgi, hareket, renk ögelerinin unutulmaz bütünlüğü için oluşturulmuş düzenlemelerde  bazen ritm, bazen ise belirgin olan ile olmayan görüntülerin istifi öne çıkmakta.

Sanatçı mekanın algılanmasını sorgularken  tamamen soyut düşünmüş ve biçimsel olanın tanımlanmasından yana hiç olmamış. Biçimler sadece ufak tefek benzerliklerle  sınırlılar; ama bu arada soyut birçok görüntünün armonisini sunmaktalar. Çizgiselliğin yanında koyu ve açık renkler ya da netlik ve fluluk  hemen farkedilenlerden. Hareketlilik ise resimlerin her yanında davetkar ve çözümcül rolü ile  kurguyu güçlendiriyor. Sonuçta  birçok parçalamadan oluşan biçimsel hareketlilikle problemin doruğunda çalışılanan bu resimler, aynı zamanda da tuvaldeki bütünlük için kararlı oluşun bir kazanımı.

Resim sanatında  birçok sınıflamalara girebilecek soyut eğilimler bilinir. Bunlar soyut biçimlerde ya da biçimsizlikte  rengin, çizginin zamana, ışığa, yere, bakışa  göre sergilenebilecek değişik görünümlerinden sorumludur. Natüralist olanlardakiler gibi bunlarda  da  sayısız  soyut  nüvelerin bulunması  kaçınılmazdır. İsterseniz onları bütünün oluşturulmasındaki  görsel tekil belirtgeçler şeklinde tanımlayalım.  O zaman Öztopçu’nun  bahsedilen parçadan bütüne varma olgusuyla uğraştığını; mekan kurgulamasını yeğleyen tavrını ve onu olgunlaştıran birçok  soyut biçimini kanıksarız. Bazen yoğunluk bazen ise gayet açık ve dingin oluşa yakın hissedeceğiniz bir sunumla başbaşa olacağınız bu sergiyi 13 Kasıma kadar izleyebilirsiniz.

________________________________________________________________

Mine Sanat Galerisi Basın Bildirisi - 1

İstanbul’un çağdaş sanat galerilerinden Mine Sanat Galerisi bu yılda çağdaş çizgisinden ödün vermeden, H.Avni Öztopçu ile 2008 - 2009 sezonuna merhaba diyor.

Öztopçu, 14 yıllık bir zaman dilimi içerisinde yaptığı resimlerden seçtikleriyle izleyici karşısına çıkıyor. Bu süre içerisinde, çalışmalarında baştan sona gelirken bazı farklılıklar gözlenebilir.
Zaman içerisinde sanatsal problemlerinin değişebilmesine karşın değişmeyen kurmak istediği dünya olsa gerek. 1988 yılında açtığı sergide açıklamaya çalıştığı mekan düşüncesi:
“Kendine özgü hayatı olan, hayali bir mekan kurmak istiyorum. Düşünsel olarak kurulan bu kurgusal mekan, yabancı bir hayattır. Fakat o, aynı zamanda içimizde soydaş eğilimler canlandırır ve bir yakınlık-yabancılık arasında gidilip gelinir. Bu kurgusal mekan, çevremizde yaşanan kargaşaya karşı her bir biçimi keyfiliğinden kurtarma, mutlak değerlere yaklaşma, görünüşler dünyasında huzur noktasını bulma uğraşısını verir." 

H. Avni Öztopçu’nun çalışmalarını 13 Kasım 2008 tarihine dek Mine Sanat Galerisi Caddebostan mekanında izleyebilirsiniz.

 

Mine Sanat Galerisi Basın Bildirisi - 2

İstanbul’un çağdaş sanat galerilerinden Mine Sanat Galerisi bu yılda çağdaş çizgisinden ödün vermeden, H.Avni Öztopçu ile 2008 - 2009 sezonuna merhaba diyor.

Öztopçu, 14 yıllık bir zaman dilimi içerisinde yaptığı resimlerden seçtikleriyle izleyici karşısına çıkıyor. Bu süre içerisinde, çalışmalarında baştan sona gelirken bazı farklılıklar gözlenebilir.
Zaman içerisinde sanatsal problemlerinin değişebilmesine karşın değişmeyen kurmak istediği dünya olsa gerek. “Kurgusal Mekan, 1989” adlı çalışma raporunda tavrını şöyle açıklıyor:

“Herşeyi objeleştirme yeteneğine sahip insan yetisiyle, düşünsel olarak kurulan soyut dünyayı, objeleştirme - biçime sokma - sorunuyla uğraşıyorum

… Tasarladığım düşünsel dünyanın bilincimiz dışında bağlantı kurduğu şey tümde kalmamıştır…

Kurulan soyut dünyada, sanatsal mekan fikrini verecek şey nedir? Görünürlüğün tümünde, bağlantı kurduğu şeyin dışarıda gerçek olarak var olmaması, mekan fikrini engeller mi?

Kurma etkinliğiyle kurulan, bu düşünsel soyut dünyadaki çizgi, renk ve düzlem gibi elemanların düzeni, durumu ve sıralanmasıyla oluşan kurgusal mekan, sanatçının yarattığı realitedir… Yeni bir bileşimdir… Her ruhsal olay obje (nesne) olarak bir şeyi içinde bulundurur; bu objeye yönelimi, insanın herşeyi objeleştirebilme yeteneği karşılar… Objeye bağımlı mekanda, mekan fikrini veren, objelerin görünürlüğü, duyulurluğudur, ve bu görünürlüklerin derecelenmesi, açılımı sanatçının ifadesidir.

Karşıtlığın uç noktalara açılımı ile açıklık, kesinlik, sağlamlık aramam beni çizgisel bir yapıya yaklaştırmıştır. Biçim uğraşısı çizgisel yapıyı beslemiştir. Biçimi görme yöntemim beliliğin görevine girmiştir. Bu, mutlaka her biçimin başlı başına belli olmasını gerektirmez, her biçimde kendini belirtmek için güçlü bir eğilim vardır. 

Resimlerimde her parça tüme sıkı sıkıya bağlı olmakla birlikte, daima bir çeşit bağımsızlığa sahip olmaya çalışırlar. Bu, başıboşluk değildir; tekler tüme tabi olmuştur, ama kendi başına var olmaktan çıkmamıştır.

Resimlerimde belirlilik, biçimlerin görünürlüğünde kalmıştır. Tüm olarak izlendiğinde anlamda bir belirsizlik vardır. Burada söz konusu olan, sadece eninde sonunda gene de çözümlenebilecek bir bilmecenin daha da zorlaştırılması değildir; tersine burada daima belirsiz bir tarafın kalması uğraşısıdır. Bu belirsizlik görevi tek tek biçimlerin görünürlüğüne değil, bileşimin tümdeki anlamına verilmiştir…”

H. Avni Öztopçu’nun çalışmalarını 13 Kasım 2008 tarihine dek Mine Sanat Galerisi Caddebostan mekanında izleyebilirsiniz.