Aklımıza Güvenelim
Ayşın SAL
2002-2003 2. sınıf desen GRAFİK
dB ©
İnsan, yaşama etkin katılmayı
akıl ettiğinden bu yana, yani yaşamın merkezi olmayı
becerebildiğinden beri hem kendini, hem de kendisinin ilişkili
olduğu olabileceği her şeyi temelde üç yolla çözümlemeye çalışmış
ve bunu da hızla başarabilmiştir.
İlk yol duyuları ve duyguları
kullanma olmuştur. Görme, işitme, dokunma, koklama, tatma gibi
temel duyu organları ile algıladıkları, duygularıyla sezdikleri,
hissettikleri her şeyi zaman içinde sorun olmaktan çıkarabilmiş ve
kendi için varolanlar haline sokabilmiştir. En azından bu yolda,
kısa zamanda çok mesafe kat edebilmiştir.
İkinci yol ise aklı kullanmadır
tartışmasız. İnsan aklıyla üstesinden gelinemeyecek hiçbir şey
yoktur.
Aklını kullanma bir konu
üzerinde, ilişki kurulan ya da algı alanımız içinde bulunan bir
şey üzerinde sistematik olarak düşünebilme, akıl yürütme ve
değerlendirme yapabilmedir, yapabilme becerisidir kısaca.
Üçüncü yol ise bu ikisini, aklı
ve duyguları bir arada kullanmaktan, kullanabilmekten geçer. İnsan
ancak üçüncü yolla varlığı ile etkin olabilir.
Felsefenin, insan zekasının
bulunduğu bu en anlamlı uğraşın amacı, doğa toplum ve insan
giderek evren üstüne tutarlı, sistemli bütünlüğüne bir görüşe
varmaktır. Bir yerde dinden bağımsız yürütülen bu uğraş, ‘özgün
aklın sorgulamasına’ dayanır. Matematikten fiziğe, teknikten
sanata, tarihten politikaya ve hukuka değin bütün bir bilgi
birikimini yeniden ele alıp ‘eleştirici aklın süzgecinden’
geçirmek bir bütün içinde yoğurmak, eski Yunan’dan beri sürüyor;
ve insan soyu akla saygısını yitirmedikçe de sürecek. Böylece
felsefe, çoğu kez sanıldığının tersine, bulutlarda dolaşan, soyut
ve anlaşılmaz bir dille örülü esrarlı bir şey değil, daha güzel
bir dünya yaratmayı amaç edinmiş somut açık ve aydınlık bir
arayıştır.
İnsan aklı Güneş sisteminden
başlamak üzere, daha önce gözlemle yetindiği evrene doğru yola
çıkmıştır. İnsan aklı otuz beş yıl önce Ay’a inmişti, şimdi de
Mars’a ilk uzay aracını kondurmuş, araştırmalarına başlamıştır;
çok geçmez ‘Kızıl Gezegene’ ayak bile basacaktır, arkasından
ötekilere.
Daha sonra?
Daha sonrası şimdilik
bilim-kurgudadır, bir de sanatçının sonsuz ve renkli
imgeleminde...
İnsan soyu, tarihinin yeni bir
dönemini başlatmıştır.
Boş ve yarasız çabalar olarak da
görmemeli olan biteni. Asıl şaşırtıcı olan, akla ve bilime
dayanarak onca harikalar yaratan insanın, kendi anayurdunda hala
akla uygun ve insanca bir düzeni yaratamamış olmasıdır.
Vardığımız sonuçlar,
yanılgılarımızı giderirken bir başka yönden büyülüğümüzü ortaya
koymuştur. Doğrudur, evrende bir toz bile sayılamayacak ufaklıkta
bir yer kürenin üstünde küçüklüğü belki hesaba bile katılamayacak
bir varlığımız var; ne var ki, aklımızla büyüğüz.
Aklımıza güvenelim !
KAYNAKÇA
ERİNÇ, Sıtkı M.:
Sanat Psikolojisine Giriş.
KUÇURADİ, Ioenna:
Sanata Felsefeyle Bakmak.
MENGÜŞOĞLU, Takiyyettin:
Felsefeye Giriş.
TANİLLİ, Server:
Yaratıcı Aklın Sentezi (Felsefeye Giriş).