“Felsefi bir dünya görüşünü amaçlayan kimse, kendi aklına dayanma
cesaretini göstermelidir.”
Dilek Aşkın
2002-2003 2. sınıf desen RR3
dB ©
Dünya görüşünü felsefi temellere
dayandırmış veya bu yolda çaba sarf eden insanlar çok uzağa
gitmeden kendi içlerinde aradıklarını bulabilirler. Her insanın
içinde, 'maddi' ve 'sakatat' kısımlar haricinde dekore edilmiş
'metafizik' dokümanlar vardır. Ve bunların temeli, felsefi
düşüncelere veya filozofların zamanla keşfettikleri ve insan
varolmaya başladığında bile var olan sistemlere dayanır. Bu
sistemlerin işletilebilmesi için keşifler gerekiyordu ve mitolojik
efsanelerden günümüz felsefesine kadar var olan bu sistemler,
yavaş yavaş ortaya çıkarıldı, hala da yeni keşifler sürmektedir.
İnsan, içinde bulamadığını
dışarıda aradığı sürece, ya kendi içindekini keşfeder ya da içinde
olanları inkar edip dış dünyanın gerçeklerine inanmaya başlar. Bu
aşamada insan, kendi aklına dayanma cesaretini gösterebilirse
felsefi bir dünyaya kapı aralamış sayılabilir.
Günümüzde felsefeyi hayatına
şiar edinmiş birçok insanı, diğer insanlardan ayıran
özellikleri, soru sorabilme güdülerinin ve 'hayır' deme
kabiliyetlerinin normalin üzerinde seyretmesidir. İnsan, aklına
güvendiği ve düşüncelerinin bir çoğunu aklına kabul ettirebildiği
müddetçe, felsefik yaşar ve filozofların atışmalarını
kendisine yararlı hale getirebilir.
İnsanlık, müthiş bir çaba ile
zamanı etkin kullanmanın yollarını aramaktadır. Zaman; herkesin
kayıp cenneti, yitirilmek istenmeyen bir ihtiyaç haline
gelmiştir. Zamanı arayan insan kendisini bir anda
felsefenin kucağında bulabilir. Zaman, sosyal hayatın vazgeçilmezi
olduğu sürece de felsefe var olacak ve günümüz felsefecileri
zamanı düşünmeden, sanal hocalarının (geçmiş filozofların)
cümlelerini geliştirmek, yorumlamak ve onlardan, akıllarına
dayandırdıklarını insanlığa hizmet adına sunmaya devam
edeceklerdir. Felsefeye dayanan her akıl da zamanın anlamını
anlayacak, böylece cesaret akla hükmedecektir.
Her insan, kendi felsefesini
yaşar aslında. Herkes, kimseye haber vermeden içindeki felsefenin
kilometre taşlarını tek tek atlarken, zamanın farkına varabilenler
hayatta 'hayır' deme cesaretini gösterenlerdir. Kimi varoş
felsefesi, kimi entelektüel ve elit felsefeler, kimi karizmatik
felsefe kimi de tamamen şekilsel felsefeler doğurur, büyütür,
inanır ve yaşar. Felsefecilerin insanlara öğretmeye çalıştıkları
felsefizm düşünceleri aslında her insanın içinde
keşfedilmeyi beklemektedir. Aklına güvenmeyen insanlara bu
yeteneği kazandırmak için yüzyıllardır çaba gösteren filozoflar,
günümüz felsefecilerine bayrağı devrettiklerinde insanlar
hala kararsızdı. Toplumdaki rolünü değiştirmek istemeyen
'sığınmış' ruhlar hala kararsız bir hayattalar. Ve, ne için
yaşadığını veya yaşayıp yaşamadığını bilmeyen tonlarca
ağırlıkta insan var.
Toplumda kazanılmış statüler ve
verilmiş roller her zaman olacaktır. Kimi, rolünü kabul etmeyecek
ve sorgulamaya başlayacaktır. Artık o kişi, yeni statüler
kazanmaya yelken açmıştır. Kazanılan statüler de aklın
sorgulamadığı ve gerçeğe uymayanları kabullendikçe, verilmiş
rollere dönüşecektir. Akıl; insana yön verdikçe, insanın içinde
programlanmış sistemler tepki gösterecek, aklı ile doğal
özelliklerini harmanlayıp, aynı bedende yepyeni bir karışım olarak
üretebilen insanlar ise hem aklına dayandırdığı yeni felsefeler
yaşayacak, hem de dünya görüşünü kabullenilmiş ve
aykırılaştırılmış bir çerçeveye oturtacaktır.
Bir müzisyen, kendi felsefesini
kazanılmış statü olarak algılarken, bir heykeltıraş, yeteneğinin
kendine verilen bir rol olduğuna inanır. Heykeltıraşlar da
müzisyenlerin felsefesini veya kısaca sanatsal felsefeyi
yaşayabilir, ancak gününü, argo bir kültüre kurban veren bir
insanın felsefesini göz ardı ederek yaşanacak tüm felsefeler,
kişisel olmaktan öteye geçmeyecektir. Toplum için geliştirilen
veya geliştirilecek toplam felsefe tarzları, hem kazanılmış
statülere hem de verilmiş rollere hitap etmelidir.
Kimin, ne zaman geleceği ve
gelirse ne olacağı belli değil! Yaşanacak ve keşfedilmemiş
felsefeler için akıl şarttır ve bu akıl cesaretli olmak
zorundadır.
KAYNAKÇA
ATAKAN, Nancy: Arayışlar,
Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.
BERGER, John: Görme Biçimleri,
Metis Yayınları, İstanbul, 1996.
ERGÜVEN, Mehmet: Sırdaş
Görüntüler, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.
ERGÜVEN, Mehmet: Yoruma Doğru,
Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1992
EYÜBOĞLU, B. R.: Resim
Yaparken, Bilgi Yayınevi, İstanbul.
GOMBRİCH, E.H.: Sanatın Öyküsü,
Remzi Kitabevi, İstanbul, 1980.
LEPPERT, Richard:
Sanatta Anlamın Görüntüsü: İmgelerin
Toplumsal
İşlevi, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2002.