Çok kez bir başyapıt
karşısında onun sanatçısı tarafından yapılmış değil, dünyada zaten
var olduğu duygusuna kapılırım. Çünkü bazı üst düzeydeki
başyapıtlar bir kişi tarafından ne kadar yetenekli olursa olsun
yapılamayacak kadar tanrısaldır.
Sanata zorla anlam yüklenemez, onun kendi anlamını kendinin
bulmasına izin verilmelidir. Yani doğal olmalıyız. Yaptığımız
gördüğümüz değil, hissettiğimiz “özgür duygularımız” oysa
Türkiye’de para, sanata egemen oldu. Ne kadar samimi olursak o
kadar iyi sanat yaparız. Resim ya iyidir ya da değildir ve bu
gelecekte belli olacak. Dolayısıyla, eğer içten davranıyorsak
ürettiklerimiz hissettiklerimizdir.
Ben çalışırken, iki tane Özdemir Altan var. 1994 yılında yeni bir
döneme girdim. Öğrencilerime çok eskiden beri tartışılmaz yalın
düşünceleriyle basit ve sonuca dolaysız giden şaşırtıcı
yapıtlarıyla İtalyan primitiflerini hep önermekteydim. Sonunda bu
İtalyan primitifleri bana yaradı. Arka arkaya önce ilk yıl 22 tane
resim sökün etti. Bu resimlere ilk başladığımdaki şaşırtıcılığı
onların iyi ve doğru olup olmamaları üzerine önce beni kuşkuya
düşürdü. Onları uygulayan Özdemir Altan ürete dursun, deneyimleri
beğeni alışkanlıklarıyla diğeri ona karışmaya kalktı ben de “bırak
ne yaparsa yapsın” dedim. Zira bir avangardın hatta bir kaşifin de
işine karışılmaması onun yaptıklarını sıradanlaştırmamak
bakımından gereklidir. Umarım ki bu resimler iyi olmuştur.
“Gördüğümüz gördüğümüz müdür? Değil de hissettiklerim oluyor mu?
yu” anlattım. Keza genç sanatçılar tarafından tepkiler olumlu.
Kendiniz sanatınıza inanıp savunacaksınız ki başkasına
beğendirebilesiniz. Ben, sanat farklı kavramlardan oluşur’ u
savunurum.
Avangartların iç dünyasını yansıtmalarından başka çıkışları yok.
Deneyimle insan, çevresindekileri daha iyi analız etmeye başlıyor.
Çevremizdeki insanları iyi tanır oldum. Yanılgı payı her zaman bir
kenarda olabilir.
Sanatçının, yetenekli ve zeki oluşu çok önemlidir. Zeki olmayan
yetenekliler de var; naifler, peki sanat, naiflerin yaptığı gibi
basit mi? Bu kadar önyargısız mı? Üstün bir yetenekle o hem
rasyonel, hem irrasyonel rastlantıyı meydan çıkaran ele geçirendir
sanatçı. Çocuklar sanat oluşumu fenomenine farklı bir kapıdan
girerler, iç dünyasını bağımsız bırakarak.
Türkiye’de daha çok güzel olan beğenildiğinden, topluluklar
tarafından tercih edilen de o anlamda bir sanattır. Ancak, sanatçı
güzel resim yapma adına insanları avlama emeli taşıyan şık,
dekoratif, nostaljik veya sevimli olanı uygulama yanılgısına
düşmektedir. Böylece bütün alanlarda olduğu gibi sanatta özellikle
ahlakın ne kadar büyük değer ifade ettiğini gözlemlemekteyiz.
Ancak gelişmiş dünyada durum farklıdır ama özellikle Türkiye’de
sanat olup olmamayı belirleyen etmen doğrudan doğruya ahlakla
ilgilidir.
Ayrıca 500 yılı aşkın bir süredir düşünmenin hele yaratmanın yasak
olduğu bir ülkede gelişmiş bir düşünce ve hele varolma koşulları
oldukça ağır olan bir ortamda sanat olabilir mi? Düşünün bir kere?
Yeri:
Özdemir Altan’ın evi
Tarihi: 11 Kasım 2005
ders BELGELİĞİ katılımcıları: A.Bülbül,Y. Can,
N.Akın,
N.Dönmez, A. Kısaoğulları, B. Pehlivan, N.Varol.