ders BELGELİĞİ

desen yazıları
ders BELGELİĞİ kapsama alanlı yazısal çalışmalar.

dy 2 Ana Sayfa

 dy 2. sayı, aralık 2005


“Her çağ kendi gözüyle görür...”

Engin Beksaç
dB ©

 

Her çağın bir ruhu ve derinliği olduğu kavramı sanat tarihinde olduğu kadar diğer hümaniter bilimlerde önemli bir ilgi odağı olmuştur. Batı sanatı veya batı kültürleri için algılam konusu daima tek odaklı bir perspektif çevresinde şekillene gelmiştir. Bu nedenle batılı sanatçı veya batılı bir toplumda yaşayan herkes pragmatik bir bakış açısıyla çok tekil bir odağa göre şekillenmiş olan bir gerçek arayışı içinde olmuştur. Bugün bizim tartışmakta olduğumuz gerçeklik olgusu esas itibariyle batı toplumlarının bakış açısından ele alınan bir olgudur. Gerçeğin gerçek olup olmaması sorunu batılı toplumlarda daima mutlak bir eğilim oluşu olarak tartışılırken, batılı olmayan toplumlarda böyle bir tartışma konusu söz konusu değildir. İster Uzak Doğunun gelişmiş topluluklarında isterse de restorik veya kabile toplulukları olarak bildiğimiz toplumların dünyasında batılı anlamda bir gerçeklik veya gerçek algısı söz konusu değildir. Kaldı ki bu toplumlarda tek odaklı bir perspektife göre şekillenmiş bir espas da yoktur. Batının gerçeği tamamen gözle görülebilen ve gözün algılama kapsamında kalan bir olgu olarak değerlendirildiği için yoğun bir biçimsellik içinde kendisini görmektedir.

Bu oluşum batının günümüzde otuz bin yıl öncesine çıkartılan sanatsal macerasının başlangıcıdır. İlk safhada doğanın kendisini gösterir. Bu genel gerçek içinde bütün gelişimin aynı doğrultuda oluşmadığı da görülmektedir. Ama batılı insan, sanatçı gördüğünün veya düşündüğünün veya algıladığının gerçekten, gerçek olup olmadığı konusunu tartışmaktan kaçınacaktır. Bu batının bütün tinsel ve görsel dünyasında yaşadığı süreç içinde tartışmaktan kaçındığı bir husus olarak varlığını sürdürmüştür. Batının gerçeğin niteliğini tartışma olgusu ancak 19.yy.ın ardından kendini gösteren ve net biçimde ve de çağımız ve geçtiğimiz 20.yy sürecinde oluşan düşünce akımlarına bu noktada formalist ekolün önde gelen temsilcisi Heinrich Wölfflin’in ünlü yapıtı “Sanat Tarihi Temel Kavramları” nda bitişi yapar ve söylediği; “ Her çağ kendi gözüyle görür.” cümlesi bu noktada dikkat çekicidir.

Buna karşın bir şamanik dünyada hiçbir zaman mutlak gerçeğin olmayışı ve gerçeğin daima tartışmaya açık bir biçimde biçim ve kavramları aşan, aşkın kimliği daima bizi gerçekliği tartışmaya açık olarak düşündürürken gerçeğin olmadığı olgusuyla sürekli olarak yüz yüze getirmektedir.

Aynı durum Uzak Doğunun tüm tinsel çevrelerinde tartışılan; “Benim gerçeğim, senin gerçeğin değildir ve herkes kendi gerçeğini algılar ve kendi gerçeğini yaşar .” olgusuyla dışa vurulmaktadır. Tüm kabileye dayalı toplumlarda aşkın olan, dalışların ve yanılsamaların içinde kaybolan bir gerçeklik hayat bulmuştur.


Tarihi: 23 Mayıs 2005
ders BELGELİĞİ  katılımcıları: Aysun Kısaoğulları,
Burcu Pehlivan, Nurhayat Akın