Sarıkamış - Sibirya belgeliği

 
Bir Destan: 'Sarıkamış'tan Esarete'
Oktay Akbal
Cumhuriyet 8.1.2006

 

ana sayfa   +   home


Önce Büyük Atlas'ı açtım. Bir bir aradım Novosibirsk,
Krasnoyarsk, Omsk
!.. Sibirya'nın uç noktaları!..

Büyük bir serüven. Emekli Tuğgeneral Ziya Yergök anılarında bizi
alıp o yerlere götürüyor. Turist gözüyle görmemiz için değil,
altı yıl sürmüş esaret günlerinde yaşadıklarını bizlere de
yaşatmak için... Gün gün tutmuş notları... Genç kuşakların
okuması, bu ülkenin nice çetin sınavlardan geçip bugünlere
geldiğini öğrenmeleri için!..

''Sarıkamış'' sözcüğü bile, duyar duymaz, gözlerimizi
yaşartıyor. 1915 yılının kış aylarında Enver Paşa komutasında
doksan bin kişilik bir ordunun karlar, soğuklar, hastalıklar
karşısında nerdeyse daha düşmanla karşılaşmadan paramparça
olması... Bir destandır, bir bozgundur! Ama Türk askerinin değildir
bu yenilgi, Enver Paşa'nın gerçek bir komutan olamayışındandır... On binlerce Mehmetçik'in anısı doksan yıldır Türk ulusunun yüreğinde yaşar, daha da yaşayacaktır...

Ziya Yergök, Sarıkamış savaşında esir düşmüş. Almışlar,
Sibirya'daki kamplara sürmüşler... Dört yıl süren bir esirlik...
Sonra serbest bırakılmış, ama bir türlü yurduna dönememiş...
Nice olaylar, nice acılar, tutuklanmalar, hapislikler, yoksunluklar!..
Gün gün tuttuğu notlar bir kitap olmuş sonunda...
''Sarıkamış'tan Esarete'' (Remzi Kitabevi)... Sami Önal almış bu
notları, bir roman biçiminde toparlamış... Öyle bir roman ki, her
yaprağı apayrı bir öykü. Yaşanmış, okurları da yaşatacak, bir
serüven!..

Böyle kitapları yeni kuşaklar kadar olgun yaştakiler de okumalı...
Sibirya'nın Krasnoyarsk'ından Semipalatinsk'ine, Almaata'sından
Merv'e, Hiyve'den Bakû'ya, Tiflis'e, oradan Kars, derken Erzurum...

Birkaç Türk subayının 1915'ten 1919'a kadar bir zaman parçasında
gördükleri, duydukları, gün gün yaşadıkları... Bize bu uzak
yerlerin özelliklerini, insanlarını, göreneklerini de öğreterek...

Kitabı baskıya hazırlayan Sami Önal, Önsöz'de Sarıkamış olayı
konusunda pek çok kitap olduğunu söylerken Yergök'ün anılarının
çok daha değişik olduğunu belirtiyor:

''Oysa Ziya Bey'inkiler bunlardan çok farklıydı. Değerli komutan,
yaşanan olaylara hem bir asker gözüyle bakıyor hem de onların
ayrıntılarını, bilimsel araştırmalar yapanlar gibi görüyordu.
Olayların yaşandığı yerlerin coğrafyasından tutun da, orada
oturan insanların giyim kuşamlarına, gelenek ve göreneklerine,
yemek kültürlerinden toplumsal yaşayışlarına, törelerine,
düğün adetlerine varıncaya kadar bir toplumbilimci, bir halkbilimci
gibi yaklaşıyordu...''

Ziya Yergök'ün anıları yalnız bir savaş öyküsü, bir esaret
günlerinin romanı değil, aynı zamanda Omsk'tan Batum'a kadar uzanan dönüş yolunun canlı bir anlatısı... Evet, okunması gereken bir kitap... Nerelerden geçip bugünlere ulaştığımızı bilmemiz
için, Ziya Yergök gibi özverili insanlara ne denli borçlu
olduğumuzu anlamamız için!..