Sarıkamış - Sibirya belgeliği

 
Esaret bile sarıkamış'tan
daha iyiydi

Zeynep Aksoy
Radikal
6.1.2006
 

ana sayfa   +   home


1914 yılı, soğuk mu soğuk bir kış. Birinci Dünya Savaşı'nın başlangıcında Doğu cephesi. Ziya Yergök, 83. alayın komutanlığına getirilir. Düşman Ruslardır. Seferberlikten sonra muharebelerde ve soğuktan, açlıktan, hastalıktan güçsüz düşen Türk ordusu Sarıkamış'ta felakete uğrar.
Ziya Yergök de Ruslara esir düşer ve 1915 'ten 1920'ye kadar esarette yaşar. Sarıkamış'tan Esarete, Yergök'ün doğu cephesinde önce bir asker sonra da Rusya'da bir esir olarak yaşadıklarını ve tanıklıklarını anlatan, günlük tadında yazılmış bir anı kitabı. Askeri ayrıntıların yanında ordunun yanlışlarına dair nesnel çözümlemeleri, yaşanan ve görülenlerle ilgili betimsel dili ve samimi üslubuyla hem savaş yılları tarihiyle hem de kişisel tarihle ilgilenenler için rahat okunan, akıcı ve bilgilendirici bir kitap.
1877 Artvin doğumlu Ziya Yergök 1900'de Harp Akademisi'ne girer. 1902'de burayı yüzbaşı olarak bitirir ve Erzincan'da bölük komutanı olarak göreve başlar. 1908'deki Dersim İsyanına bölüğü ile katılır. 1914 ağustosunda seferberlik ilan edildiğinde 83. alay komutanıdır. Aynı yılın kasımında alayın hareket emri alması ile altı yıllık savaş ve esaret serüveni başlar.
Yergök'ün altbaşlıklara ayrılmış birçok küçük bölümden oluşan kitabının esası iki bölüm; esarete varan seferberlik ve muharebe dönemi ile esirliği esnasında Rusya'da gördükleri ve yaşadıkları. İlk bölümde Yergök kendi birliklerinden ve çevredeki birliklerle ilgili tanık olduklarından hareketle Birinci Dünya Savaşı'nda Türk ordusunun durumunun gerçekçi bir portresini çiziyor. Malzemesizlik, emir-komuta zincirindeki aksaklık ve sorumsuzluklar, soğuğun, sert iklim şartlarının yıldırıcılığı, gıdasızlık ve hastalıktan, yetersiz kıyafetten sefil olan, gücünü, inancını yitirmiş, hayatları pamuk ipliğine bağlı, korkmuş, zavallı askerler. Daha başlamadan kaybedilmiş bir savaşı anlatıyor Yergök. Anlatırken de yapılan yanlışları dürüstçe ortaya koyan ve eleştiren, askerlerin psikolojisine ve insan yönlerine önem veren, yaşanan çaresizliği süsleyip çarpıtma çabası gütmeden, savaşın sefilliğini bütün çıplaklığıyla ortaya koyan bir yaklaşım sergiliyor.
İkinci bölümdeki esaretten kaçarak yurda dönüş maceraları ise bir seyahatname tadında. Esir kamplarında yaşananlar, Rus köy evleri ve hamamları, Sibirya, Rusların esirlere davranışları, Türkistan, Kırgızistan, Azerbeycan, Orta Asya 'daki Müslümanların perişanlığı ilginç detaylarıyla kalemine yansıyor. İlginç bir biçimde esaretin askerlikten daha rahat ve iyi koşullarda geçtiğini hissettiriyor kitap. En azından insanların karnı doyuyor, -20 derecede yırtık çarıklarla karlarda sürünmüyor, kamplarda dil ve çeşitli zanaatler öğreniyorlar.
Tuğgeneral Ziya Yergök'ün Sarıkamış anıları birçok asker/savaş anısı kitabından farklı olarak düz, kuru ve sıkıcı değil. İlk bölümde biraz fazla askeri teknik ayrıntıya girse de sık sık askeri harekâtın dışına çıkıp olayların yaşanma sebepleri, coğrafyalar, yaşam koşulları, insanların toplumsal yaşayışları hakkında zengin ve yararlı bilgiler veriyor. Üstelik sade dili, insani özelliklere odaklanan yaklaşımı ve akıcılığıyla kendini bir çırpıda okutuyor. Osmanlı'nın son dönemiyle Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu arasında büyük zorlukların çekildiği bu savaş yıllarına en zorlu cephelerden, Doğu cephesinden bir komutanın yaşadıklarıyla mikro bir bakış açısı kazanmak isteyenler Sarıkamış'tan Esarete kitabını ilgiyle okuyacak.

SARIKAMIŞ'TAN ESARETE 1915-1920
Hazırlayan: Sami Önal, Remzi Kitapevi, 2005,