19 Aralık 1914 gecesi Enver Paşa
Köprüköy'deki karargâhından İstanbul'daki eşi Naciye Sultan'a şu
satırları yazıyordu:
"Naciye, güzel melek!
Ben yakında avdeti umarken şimdi zuhur eden bir hal beni daha bir
müddetçik buraya bağladı. 3. Ordu Kumandanı Hasan İzzet Paşa orduyu
idare için kendisinde cesaret göremediğini söylüyor. (..) Hep
umduğum adamlar böyle çıkıyor. Şimdilik 3. Ordu'yu ben idare
edeceğim."
Hasan İzzet Paşa, Enver Paşa'nın Harp Akademisi'nden strateji
hocasıydı. Ama saraya damat olan Enver, alay, tümen, kolordu, ordu
komutanlıklarında bulunmadan Almanların desteğiyle başkomutan
vekilliğine atanmıştı. Şimdi de tecrübesizliğinin ve rekabet
hırsının verdiği ataklıkla imkânsızı istiyordu:
Rus ordusu Sarıkamış'ta kuşatılıp yok edilecekti.
* * *
Plan, Alman patentliydi.
Alman ordusu Polonya cephesinde Ruslarla savaştaydı. Sarıkamış
cephesi açılırsa Ruslar bazı birliklerini Polonya'dan Kafkaslara
çeker diye umuyorlardı.
Osmanlı ordusu, bir Alman generalin komutasındaydı.
Enver ve ordusu onun emirlerini uygulayacaktı.
Ancak 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa, "Bu karda kışta,
teçhizatsız birlikleri savaşa sürmenin cinayet olacağı"
kanısındaydı.
Enver Paşa'ya bu görüşünü açınca tokat gibi bir cevap aldı:
"Eğer hocam olmasaydınız, sizi idam ettirirdim."
Ve Enver Paşa hocasını İstanbul'a yollayıp ordunun başına geçti.
Yayımladığı bildiride "Başarı giysilerle değil, her askerin
kalbindeki yiğitlik ve cesaretle kazanılır" dedi.
Eşine yazdığı mektuplar "Allah kısmet eder de şu Moskofları bir
ezersem, o vakit cicimi açık alınla kucaklarım. (..) Müsaade et, her
tarafını emip öpeyim de Enver'ini ömrünce unutma" diye bitiyordu.
* * *
Enver Paşa sonunda Naciye'sine ve cepheden telgrafla sıhhatini
sorduğu köpeğine kavuştu, ama tipi altında yalınayak Allahuekber
Dağlarına sürdüğü 90 bin asker, bir daha evini göremedi.
Koca ordunun tek kurşun atamadan kara gömüldüğü günlerde, İstanbul
gazeteleri Genel Karargâh'ın zafer bildirisini yayımlıyordu:
"Ordumuz Sarıkamış'a dek ilerleyerek kesin başarı kazanmıştır."
(Bkz:
Alptekin Müderrisoğlu, "Sarıkamış Dramı", Kastaş Y., 2004)
İşin aslı anlaşıldığında İstanbul basınında bu kez de "Ermenilerin
düşmanla ittifak yapıp orduyu arkadan vurduğu"na dair yazılar
başlayacak ve hezimetin sorumlusu olan İttihat Terakki 5 ay sonra,
90 yıldır Türkiye'yi uğraştıran ünlü tehcir kararını çıkaracaktı.
* * *
Enver Paşa, o belalı aralık gecesi hocasına kulak kabartıp harekâtı
bahara ertelese, Türkiye tarihi bambaşka gelişebilirdi.
Yapmadı.
Ve Sarıkamış faciası bir dönüm noktası oldu.
Şimdi 90 yıl sonra "şanlı tarihimiz"de pek söz edilmeyen bu
trajedinin ilk kez ve "Genelkurmay'ın himayesinde" anılıyor olması
çok önemli...
Bu, Sarıkamış'ı yeniden bir dönüm noktası haline getirebilir ve o
hezimetle başlayan hatalar zincirini daha net görmemizi ve
soğukkanlılıkla yeniden değerlendirmemizi sağlayabilir.
|