Sarıkamış Harekâtı’nda esir düşen İsmail İrfanoğlu’nun savaş
ve esaret anılarını kitap haline getiren oğlu Ahmet Rıza İrfanoğlu,
Sarıkamış’ta ölen Türk askerinin toplam sayısının 40 bin civarında
olduğunu söylüyor.
“Trenle, kuzeye doğru, uzun bir yolculuk başladı. Nereye
gittiğimizi bilmiyorduk. Yolculuğun sonunda çok büyük bir şehre
geldik. Burasının Kazan şehri olduğunu öğrendik. 1915’in şubat
ayındayız. Kazan, soğuk bir yerde. Tiflis’ten gelinceye kadar pek
bir şey hatırlamıyorum. Zira savaşın vermiş olduğu bitkinliği henüz
atlatamamıştık. Kazan’da trenden indik ve bazı ihtiyaçları giderecek
alışveriş ettik. Tekrar trene bindirildik. Sibirya’ya gitmek üzere
tren yola çıkarıldı.”
Bu sözler Birinci Dünya Savaşı’nda Allahüekber Dağları’nda savaşan
ve on binlerce Türk askerinin hayatını kaybettiği Sarıkamış’ta esir
düşüp Sibirya’ya gönderilen İsmail İrfanoğlu’na ait. 1961’de ölen
İrfanoğlu’nun savaş ve esaret yıllarında yaşadıkları oğlu Ahmet Rıza
İrfanoğlu tarafından kitap haline getirildi. İsmail İrfanoğlu’nun,
1935-45 yılları arasında memleketi Rize’de din adamı olarak görev
yaptığı sırada anlattığı anıları, yakın tarihimizde çok önemli bir
yere sahip olan Sarıkamış Harekâtı’na da ışık tutuyor.
Ahmet Rıza İrfanoğlu, “Allahüekber Dağları’ndan Sibirya’ya” adlı
kitabında, molla olarak yetişen babası İsmail İrfanoğlu’nun, din
adamlarının orduya katılması zorunlu olmamasına rağmen gönüllü
olarak nasıl Enver Paşa’nın komutasında yer aldığını, Allahüekber
Dağlarını alışlarını, Sarıkamış’ta ölen binlerce askerin arasından
nasıl kurtulduğunu, ardından yakalanıp esir olarak Sibirya’ya
gönderilişini ve orada yaşadığı 4 yıl boyunca başından geçenleri
anlatıyor.
Yazarın üzerinde en çok durduğu konulardan biri Sarıkamış’ta alınan
büyük yenilgi ve kaybedilen on binlerce Türk askeri. İsmail
İrfanoğlu anılarında, harekâttan önce kurmay heyetin şiddetli soğuk,
cephane yetersizliği ve açlık gibi önemli olumsuzluklar sebebiyle
uyarıda bulunduğunu; ama Enver Paşa’nın hiç kimseyi dinlemeyerek
Sarıkamış’a harekât emrini verdiğini söylüyor. 9, 10 ve 11.
Kolorduların, Allahüekber Dağları’ndan hareket ederek Sarıkamış’a
ulaşmaya çalışırken, pusuya yatmış Rus askerlerinin saldırısı ve
soğuk yüzünden çok önemli kayıplar verdiğini söyleyen İrfanoğlu,
kendisiyle birlikte çok az kişinin kurtulduğunu belirtiyor.
Sarıkamış Harekatı’yla ilgili tartışmaların odağında ise ne kadar
askerin şehit olduğu konusu yer alıyor. 90 bin rakamını abartılı
bulan tarihçiler bu sayının 35 bini geçmeyeceğini iddia ediyor.
Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doç. Dr. Yavuz Özdemir
ve Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu gibi bazı
tarihçiler bu sayının cumhuriyetin ilk yıllarında milli duyguları
artırmak için propaganda aracı olarak kullanıldığını ileri sürüyor.
Ahmet Rıza İrfanoğlu da bu görüşü paylaşıyor. 90 bin rakamının
1914-1920 yılları arasında Birinci Dünya Savaşı ve ardından
Ermenilere karşı verilen Kars savaşı sonucu ölen kişi sayısına denk
gelebileceğini belirten Ahmet Rıza İrfanoğlu, Sarıkamış’ta ölen Türk
askerinin 40 bin civarında olduğunu düşünüyor.
Bolşevik İhtilali sırasında Rusya’dan kaçış
İsmail İrfanoğlu anılarında, sürgün yılları boyunca, Türk
esirlerinin başına din adamı olarak nasıl atandığını ve Rusya’daki
aile yaşamı ile kültürel hayatı öğrenme şansına sahip olduğunu da
anlatıyor.
Dört yıllık esaret sonunda 1917’deki Bolşevik İhtilalini fırsat
bilerek Rusya’dan kaçan İrfanoğlu, kaçış sırasında Bolşevik lider
Lenin’in yandaşları tarafından yakalanıp kurşuna dizilmek
istendiğini ama Türk askeri olduğu anlaşılınca serbest bırakıldığını
anlatıyor. Kitabın sonunda ise İsmail İrfanoğlu’nun, yaşadığı onca
olaya rağmen hiç yara almadan memleketi Rize’ye dönmeyi başardığı ve
hayatının kalan kısmında hem ticaretle uğraştığı hem de din adamı
görevini yerine getirdiği belirtiliyor.