HESAPLAMALI KİMYA (HESAPSAL KİMYA) NEDİR?
Kimya,
yani madde bilimi, evrende ve tüm canlılardaki
atomlar ve bunları birbirine bağlayan bağlarda süregelen karmaşık
dönüşümleri inceler. Klasik tanımı ile
kimya bir laboratuvar bilimidir ve laboratuvarsız kimya düşünülemez. Hesaplamalı
kimya ise, fizik prensiplerinden (kuantum mekanik, moleküler mekanik, moleküler
dinamik) türetilmiş matematiksel denklemleri (teorik kimya yöntemleri) kullanarak
kimyanın bilgisayar ortamında atomik ve moleküler boyutta modellenmesidir. Bilgisayar
teknolojisindeki ve algoritmalarındaki hızlı gelişmeler hesaplamalı kimya
alanının da çok hızlı bir şekilde ilerlemesini sağlamıştır ve laboratuvar
deneyleri yapmadan da kimya araştırmaları mümkün hale gelmiştir. Hesaplamalı
kimya yöntemlerinin kurucuları olan John
Pople ve Walter Khan’ın 1998 yılında Nobel ödülüne layık görülmelerinin sebebi
bu alanda bilime ve insanlığa açtıkları yeni ufuklardan dolayıdır.
http://www.nobelprize.org/nobel_prizes/chemistry/laureates/1998/
HESAPLAMALI KİMYA NE İŞE YARAR?
Kimyasal
değişimler olurken moleküllerdeki bazı bağlar kırılır yerine yeni bağlar
oluşur. Bağ kırılmaları ve oluşmaları femto saniye (saniyenin 10-15 katı)
mertebesinde gerçekleşen çok çok hızlı olaylardır. Bu kadar hızlı değişimleri
izleyebilecek deneysel yöntemler ve cihazlar henüz kullanımda değildir ve bilim
dünyasının yoğun bir şekilde üzerinde çalıştığı zor ve önemli problemlerden
biridir. Bunun göstergesi olarak, 1999 yılı Nobel ödülü femtokimya alanındaki
çalışmalarından dolayı Mısırlı bilim adamı Ahmed H. Zewail’e verilmiştir.
http://www.nobelprize.org/nobel_prizes/chemistry/laureates/1999/illpres/
İşte hesaplamalı kimya bilgisayar
teknolojisini ve teorik kimya prensiplerini kullanarak bu önemli ihtiyacı
karşılar. Şöyle ki, hesaplamalı kimyayı bir kimyasal değişimin hızını 1015
kat yavaşlatarak izleyebilmemizi sağlayan bir video kamera; aynı zamanda da atom ve molekülleri 109 kat
büyüterek görmemizi sağlayan bir ultramikroskop olarak düşünebiliriz.
Hesaplamalı kimya yöntemleri ile uzayda
yıldızlararası boşlukta küçük moleküller arasında gerçekleşen tepkimeleri
bilgisayar ortamında kolaylıkla taklit edebilir ve izleyebiliriz. Laboratuvarda
deneysel tekniklerle yakalanması ve izlenmesi imkansız olan geçiş konumlarını
(aktifleşmiş kompleks) bilgisayar ekranında görebilir hareketlerini izleyip
tepkimenin nasıl gerçekleştiğini tüm detayları ile anlayabiliriz.
Canlılardaki tepkimeler ise çok büyük dev
moleküller (proteinler, enzimler, DNA, RNA vs.) üzerinden gerçekleştiğinden bunları modellemek çok daha
karmaşık ve zordur. Çok zor olmasına rağmen bu kadar büyük moleküllerin
değişimleri de modellenebilmekte ve bilim dünyasına (tıp, eczacılık, genetik,
biyoteknoloji, biyoinformatik vs.) çok önemli yeni bilgiler
kazandırmaktadır. Bu nedenle, çok büyük
moleküllerin modellenebilmesini sağlayan teorik yöntemleri geliştiren Martin
Karplus, Michael Levitt ve Arieh Warshel 2013 yılı Nobel ödülüne layık
görüldüler.
http://www.youtube.com/watch?v=csxKNLm2bhM
http://www.nobelprize.org/nobel_prizes/chemistry/laureates/2013/popular-chemistryprize2013.pdf
HESAPLAMALI
KİMYANIN BUGÜNÜ YARINI
Hesaplamalı kimya günümüzde hızla gelişen ve insanlığın merak ettiği
birçok soruya cevap arayan önemli ve vazgeçilmez bir araç haline gelmiştir. İlk
zamanlarda sadece deney sonuçlarını desteklemek
ve açıklamak amacıyla kullanılan hesaplamalı kimya artık başlı başına
yeni bilimsel bilgiler üretebilen, deneylere yol gösterebilen, maddenin
yapısını ve etkileşimlerini anlayabilmemizi sağlayan ve keşfedebilen konuma
ulaşmıştır. Günümüzde özellikle bazı alanlarda, hesaplamalı kimya ve modelleme
olmaksızın yalnızca laboratuvar deneyleri ile hedeflenen sonuçlara ulaşmak
imkansız gibidir. Örneğin, yalnızca belirli bir hedef enzime seçici olarak
bağlanan, bu nedenle yan etkileri olmayan, etkinliği çok yüksek modern ilaçların
keşfedilmesi moleküler modelleme ve bilgisayar-destekli mantıksal tasarım
yöntemleri sayesinde mümkün hale gelmiştir.
Bilimsel literatürde hesaplamalı kimya ve
molekül modelleme uygulamalarının geldiği noktaları gösteren birçok örnek bulmak mümkündür. Örneğin Stanford Üniversitesinden V. Pande ve T. Martinez’in
grubu kuantum dinamik simülasyonları ile yaşamın başlangıcının ön safhalarını
taklit eden “ab initio nanoreaktör”
yapmayı başardılar. (Wang et al., Discovering chemistry with an ab initio
nanoreactor, Nature Chemistry, 6, 1044–1048, 2014). Aşağıda “Urey-Miller Nanoreactor Simulation”
bağlantısındaki videoda yeryüzünün ilk zamanlarını temsil eden CH4,
H2, H2O, CO, NH3 gibi çok sayıda küçük bileşiğin bulunduğu bir ortamda sıcaklık ve
basınç etkisi ile canlıların yapı taşlarından biri olan alanin aminoasitinin
nasıl oluştuğunu izlemek mümkündür.
Hesaplamalı
kimya ve molekül modelleme hayal gücümüzü geliştirerek başarabileceklerimizin
sınırlarını genişletmeye devam etmektedir. Diğer bazı reaksiyon
simülasyonlarına aşağıdaki bağlantılardan ulaşılabilir.
Urey-Miller Nanoreactor
Simulation
http://www.youtube.com/watch?v=WHQn03ZiqKY&spfreload=1
Nanoreactor Acetylene
Polymerization
http://www.youtube.com/watch?v=uHav9AmUgbk
Nucleophilic Substitution SN1 and
SN2 Reaction Mechanism Animations.
http://www.youtube.com/watch?v=TnY1S5IdVqI