Takvimi bilgisayara indirmek için tıklayınız.

 

Mesaj
Panosu
için zarfı tıklayın:

YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN.
HAPPY NEW YEAR.
 

Mesaj
Panosu
için zarfı tıklayın:

 GÖRÜŞLERİNİZİ gatakok@hotmail.com
ADRESİNE İLETEBİLİRSİNİZ.
 


                        DİĞER 2014 TAKVİMLERİ / OTHER 2014 CALENDARS                       


 





Aşağıdaki resimler 73 yaşındaki sanatçı Tatsuo Horiuchi tarafından,
grafik yazılımlarının genellikle oldukça pahalı olması sebebiyle
 
Microsoft EXCEL ile yapılmıştır. İnanmayanlar için RAW Excel dosyaları buradadır.


Bu resimler Microsoft Excel ile yapılmış, dosyaları buradadır.

Bu resimler Microsoft Excel ile yapılmış, dosyaları buradadır.

 
YILIN SON YAZISI İLİŞKİLER ÜZERİNE
İNCİNMEK ve İNCİTMEK

         Biz insan içinde yaşarız. Her yaptığımız işte, her yaşadığımız olayda başka insanlarla birlikte oluruz. Yalnız yaşayamadığımıza göre insanlar bizim için çok önemlidir. İnsanın, insana ihtiyacı vardır. İnsanlarla kötü ilişkiler içinde olmak yaşamı çok zorlaştırır. Kavga, mücadele, geçimsizlik, anlaşmazlık hayatı çekilmez yapar. İnsanlarla iyi ilişkiler içinde bir yaşam sürdürmek ise hayata büyük bir lezzet, huzur, sevinç ve bereket katar. Hayat dostluk ve arkadaşlığın aydınlığı içinde çok güzelleşir. Bu nedenle insanlar birbirlerini sevmelidirler. Eğer siz, insanlar arasında iyi, kötü diye bir ayırım yapar, sevginize koşullar koyarsanız insanlarla iyi ilişki içinde yaşama isteğiniz ne kadar çok olursa olsun bu isteği kesintisiz sürdüremezsiniz.

         Koca koca insanlar görüyorum, birbirlerine küs yaşıyorlar, hatta içlerinde kin besliyorlar. Sudan sebeplerle birbirlerine alınıyor, kırılıyorlar, aile içi küslükler bile sürdürüyorlar. Kardeşle, amcayla, dayıyla, teyzeyle, halayla konuşmayanlar var. Kendilerini dünyaya odaklayan, dünyasal değerleri paylaşamayan veya dünyasal olaylarda anlaşma yolu bulamayan insanlar yanlarında dost, arkadaş, akraba da bulamazlar. Etraflarında var zannettikleri kimseler de çıkar ilişkileri nedeniyledir. Onlar ise kendi işine geleni, kendi hesabına uyanı, kendi çıkarına çalışanı sever görünür ve arkadaşlık yaparlar; insanları kullanmaktan başka bir şey düşünemezler. Tüm ilişkileri yarar ve zarar üzerinedir. Oysaki içsel zenginlik içinde yaşayan insanlar her insanı bir değer olarak görürler. Rengine, şekline, boyuna, posuna, tahsiline, servetine bakmadan severler. Her insanın eksiği ve kusuru olabileceğini, hata yapabileceğini bilir, insana özgü en yüce duygulardan birisi olan bağışlama yeteneklerini her fırsatta ilişkilerine katarlar. Alınma, kırılma, hele insanları yargılama ve haklarında hüküm verme insanlarla olan ilişkilerde düşülebilecek en büyük hata ve en önemli kusurdur.

         İnsanlarla iyi ilişki içinde olabilmek titizlik, özen, dikkat ve hassasiyet ister. İnsanlara ilgili olmak ve incitmemek için çaba göstermek gerekir. Çünkü insanlar duygusaldır. Fiziksel incinmeler, hatta kırıklar, çıkıklar, yaralanmalar bile bir süre sonra iyileşip acıları unutulabilir. Oysaki duygusal incinmeleri üzerinden çabuk atabilen veya unutabilen insan sayısı çok azdır. Duygusal incinmelerin ezikliği, kırıklığı ve incinmişliği içinde yaşayan ne kadar çok insan vardır, bilir misiniz? İncinmek ve incitmek çok ince bir konudur. Kimileri çok basit olaylardan etkilenir, incinir; kimileri en küçük bir olayda dahi dayanıksız olur, hiç olmayacak bir yerde en basit bir nedenle karşı tarafı incitir. İncinmek ve incitmek konusundaki tutum insanın olgunluk derecesiyle ve ruhsal erginliğiyle çok yakından ilgilidir.

         Bundan otuz yıl kadar önce bir arkadaş grubuyla Yugoslavya’ya kayak yapmaya gitmiştik. Eşim de gümrüksüz mağazalardan küçük bir fotoğraf makinesi almıştı. Çocuklar kayağa yeni başladığı, fotoğraf makinesi da henüz çok yeni olduğu için makineyi hiç yanından ayırmıyor, beğendiği her manzarada, her fırsatta çocuklarla birlikte fotoğrafımızı çekmek istiyordu. Aslında hiç kolay bir iş değildi bu. Eldivenleri çıkar, çantadan makineyi al kılıfını aç, pozları net görebilmek için kar başlığını tutan gözlüğü yukarı kaldır, sonra bunların hepsini yeniden toparla çok zor bir iştir. Fakat o, çocukların kayağa yeni başladığı günlerle ilgili anılar biriktirmek amacıyla bu zor işlere katlanıyordu. Benim için ise onun” dur” dediği yerde durup poz vermek, hazırlanmasını beklemek kayağı kesintiye uğratan bir zaman kaybı gibi geliyordu. Ayrıca onun arşivcilik merakı olmasına karşın benim pek arşiv yapma alışkanlığım yoktur. Sarayevo’nun güzel ve güneşli günlerinden birisiydi. Birkaç kez bizi durdurdu, toparladı ve fotoğraf çekti. Bir keresinde ise “durun” diye seslendi, ben duyduğum halde durmadım, kayıp indim, eşim çocukları yalnız çekmişti. Biraz sonra aşağıda, liftin başında buluştuğumuzda yüksek sesle “Neden durmadın” dedi. Pek alındım, tatil sonuna kadar eşimle konuşmadım, İstanbul’a döndükten sonra da on gün kadar sürdürdüm. Aradan otuz yıla yakın zaman geçmesine rağmen hala düşünür ve kendimi kınarım. Kırk yaşıma ulaşmıştım ama eşimin o güzel hevesini anlayacak kadar olgunlaşamamıştım. Her ikimizin de kulakları kar başlığı ile kapalı olduğu için sesi ayarlayamadığını anlayamamıştım. Çocukça duygular ile incinişim, çok zor gidebildiğimiz bir tatil fırsatını küs geçirerek kaybedişimize neden olmuştu.

         Bu kayıp, benim için unutulmaz bir uyaran oldu. Karşılaştığım olayların özünü görmeye çalıştım. İnsanları anlayabilmek için çaba sarf ettim. Daha sonra okudum ve öğrendim ki ruhsal ergenlik yolunda yürümeye ve olgunlaşmaya çalışan insanların atacakları ilk adımlardan birisi; herkesin karşılaşabileceği olayların, sarsıntıların etkisinden kendini korumak, incinmemek ve karşılık olarak başkalarını da incitmemektir.

Ruhsal gelişim yolunda yürümek isteyen bir insan zihinsel, dinginliğini bozan etkilerden kendini koruyabilmelidir. Zihin dinginliği içinde olmayan insanlar, olaylar karşısında olgun insanların gösterebileceği sakinliği gösteremezler. Kimileri paniğe kapılır, kimileri öfkelenir, kimileri küfre ve şiddete başvurur. Sükûnet içinde verilmeyen her karar ve söylenilen her sözle güvenli sonuca ulaşabilmek kolay değildir. İnsanlar incinebilir de, incitebilir de…

Ruhsal erginlik yolunda yürümek istiyorsanız zihinsel, fiziksel ve duygusal dinginlik içinde, insanları incitmeyecek özeni göstermeli; kendiniz de içtenlik, anlayış ve bağışlayıcılık duyguları ile incinmemeyi öğrenmenin yollarını bulmalısınız. İncinmişlik içinde yaşayan bazı insanların ne denli moralsiz ve kötü yaşadıklarını görüp çok üzülmüşümdür.

İnal AYDINOĞLU
Gazete K
adıköy