Yalova’dan Bir yayla : Erikli ve Delmece
İstanbul’un burnunun dibindeki yeni ve küçük ilin oldukça eski ve köklü ilişkilerini bilenler artık orta yaşlı sınıfına girmektedir. Devlet memurlarının bulundukları vilayet dışına çıkma yasağı nedeni ile İstanbul’a bağlı olduğu rivayet edilen Yalova bugün artık 77. ilimiz olmuştur. Böylece artık umursamazlığı sembolize eden “ Kim takar Yalova Kaymakamını” tümcesinin de bir önemi kalmamıştır.
Yalova’ya ister denizden gelin isterseniz karadan, yaklaştığınızda gözünüze çarpan ilk manzara dağlar, tepeler ve yeşillikler olur. Samanlı dağlarının kuzey eteklerinde denize doğru uzanan Yalova yeşilin bütün tonlarına sahip olduğu için olsa gerek , yeşili bol bölgelerden gelen , göç eden insanların daha fazla ilgisini çekmiştir. Eskilerin 93 harbi dedikleri Osmanlı -Rus savaşının arkasından bölgeye göç eden müslüman Gürcülerin tercih nedeni de herhalde geldikleri yöre ile bağlantılıdır.
Teşvikiye yada eski adı ile Zindan köyü Yalova’nın hemen hemen bilinen yaylalarının başlangıcındaki köyün adıdır. Yalova merkezine 22 kilometre uzaklıkta ve daha batıda kalan bu köyden başlayan yayla yolu yaklaşık 10 kilometre sonra sizi en yukarıdaki Delmece ‘ye çıkartır. Yol yukarı Teşvikiye’den itibaren toprak zemin olarak devam eder.Bu yolun aynı zamanda araç yolu olduğunu düşünüp, civarda aynı yere giden patikalardan birine sapmak size zamandan bir kazanç sağlamasa da çok daha keyifli görüntüler sunan bir ortamda yürüyüş yapmanızı sağlayacaktır. Yolun artık dikleşmeye başladığı yerde solunuza Karpuzdereyi alıp mevsimine göre ayaklarınızı çıkarıp derenin ince kollarından birini geçtiğiniz zaman sık makiler arasında yolunuzu görmüş olmanız gerekir. Bu yol şairin dediği gibi “ince uzun bir yoldur” ve doğrudan sizi önce Erikli yaylasına , oradan da niyetiniz varsa daha yukarılara Delmece’ye çıkartacaktır. Yol boyu yaz veya kış herzaman odun indiren Teşvikiye köylülerine rastlarsınız. Havanın karlı puslu soğuk olduğu aylarda aynı yolu çıkarken artık ayak izleri seyrekleşir, yerini kuş, tilki çok nadir olarak da daha iri hayvan izlerine bırakır. Erikli yaylasına çıkmadan önce patikanız bir iki kez yeni açılan orman içi yollarla kesilecektir. Şayet iyi bir iz sürücüsü rehberiniz varsa, yolun karşısında takip eden patikayı bulup tekrar makilerin, ağaçların arasına girersiniz. Denizden yükseltiniz, 450 metre civarına ulaştığı zaman Erikli yaylasına çok yaklaşmış olursunuz. Artık yaylaya çıkmadan önce küçük bir dereye inip tekrar yükselmeniz gerekecektir. Bu indiğiniz yolun genişliği yaklaşık 3 metre uzunluğu da 250 metre kadardır. Her iki tarafı kayın ağaçları arasında kalan bu yol sonbaharda özellikle Kasım ayı sonunda ilk kar düşene kadar kahverengi-kızıl bir halı ile kaplanmıştır. Her adım atışınızda toplanmış ve kümelenmiş yaprak yığınları ayaklarınızın altında kalırken sizi de biraz daha aşağıya çeker . Ayaklarınızın altında ki bu yumuşaklığın getirdiği gevşeme ile dereye kadar nasıl indiğinizi anlayamazsınız. Kışın aynı yumuşaklığı kar sayesinde, bahar da ise toprağın çamuru ile hissedeceksiniz. Dereden sonra hafif eğimle yükselen patika kimi zaman yaprakların üzerinden kimi zaman ise ağaçların arasından sizi yaylanın geniş açıklığı ile kavuşturur.
Artık köyden beri kapalı olan ufkunuz, birden genişler, yaylanın yeşil halısı , kenarları Delmece sırtları ile çevrili ormanlık alan, ve bir kenarından akan berrak bir su. Erikli yaylası, eski Teşvikiye köylülerinin ilk yerleşim yerlerinden biridir. Daha sonra yeteri kadar verim alınamayınca ovaya inmeye karar vermişler. Ancak köylüler yakın bir zamana kadar eski yerleşim yerlerini yayla amaçlı kullanmaya devam ettikleri için bugünlerde yıkıntı durumda kalan bir iki ahşap kulübe hala göze çarpmaktadır. Kendinizi yorgun hissetmiyorsanız, yaylanın güzellikleri arasından geçip, yukarı doğru kıvrılan patikayı takip edin, karşınıza suları bir yandan boşalan,diğer yandan dolan ağaçlar arasında kalmış küçük bir gölet çıkar. Yazın bu sulara giren çocukların sesleri ile kuş sesleri birbirine karışır. Bir curcuna ile karşılaşırsınız. Ama Delmece yaylasına ulaşmak için araç yolu ile kesişen patikan biraz daha yükselmeniz gerekir. Yaylaya çıkmadan önce son ağaçları geride bırakıp, bir soluk almak için durduğunuz yerde rüzgarın ağaçlar arasından çıkardığı sesi duyacaksınız. Artık bölge içinde en yüksek yere yaklaşmışsınız demektir. Bacaklarınıza son bir emir vererek ileri atıldığınız zaman uzakta Delmece’nin yayla evleri de görülmüştür. Doğu Karadeniz yaylarında sıkça örneklerini gördüğünüz türde tek katlı ahşap bu evler her yaz başlangıcında sahiplerini ağırlamaya başlar.Güzün başlangıcı yada okul zamanı mevsim olarak daha kalınabilmesine rağmen yayladan dönüşü başlatır. Gerçi artık sayıları azalan yaylacılar yüzünden Delmece’nin eski şenlikli günleri biraz gerilerde kalmıştır.. Ama bu seferde yaylalarını ziyarete gelen yürüyüşçüler, kampçılar günübirlik de olsa yaylacıların keyifli sohbetlerine sıcak bir bardak çayla katılmaktadır.
Yaz ayların da bile akşam üzeri yayla serinlemeye başladığı için, dönüş yoluna hızla girilmesine ve yürümenin verdiği sıcaklığa ihtiyaç vardır. Artık aynı yoldan bile dönecek olsanız, ışığın yumuşaması, renkleri daha alımlı hale getirecek ve ilk kez geçiyor izlenimi taşıyacaksınız. Teşvikiye köyüne inmek için araç yolunu tercih etmeseniz bile, orman içi patikaların çoğu Karpuzdere’ye doğru inmektedir. Derenin her iki tarafındaki Çınar agaçları sık makilerden sonra size orman içindeki bir yürüyüşün derinliğini ve dinginliğini sunacaktır. Ağaçlar ister yapraklı olsun isterse çıplak kalmış olsun , kıvrılarak giden yol içinde yürürken doğa ile içiçe olduğunuzu anımsatacak bir çok ayrıntı ile karşılaşacaksınız.
Son bir ayrıntı, Köye ulaştığınızda , iki köy kahvesinden birine girip, demli bir çay içerseniz, yayla yürüyüşünüzü ve yaşadığınız güzellikleri şehir yaşantısına dönmeden anımsamak için kendinize hoş bir fırsat daha yaratmış olacaksınız.
Kuvvet Lordoğlu
16.04.2000
|