BELGELiK agaçları

Büyükada Gezisi
25 Mayıs 2002

Ana Sayfa + Kapsama Alanı + Künye + ders BELGELiGi

 

   Büyükada flora (bitki örtüsü) turuna adaya attığımız ilk adımlarla birlikte başladık; öncelikle adaları, flora bakımından İstanbul’un Avrupa ve Anadolu yakasından ayıran en önemli etken olan ikliminden bahsettim.

   İstanbul’un Anadolu yakasında bulunan Çamlıca tepeleri, Kayışdağı ve Alemdağı’nın kuzey rüzgârlarını kesmesi adaların daha ılıman bir iklime sahip olmasını sağlamış, böylece de adalar Akdenizli bir coğrafyaya sahip olmuştur, ayrıca yine aynı nedenle İstanbul’da yetişemeyen yada iyi gelişme gösteremeyen bazı egzotik (yabancı kökenli) bitkiler de burada sağlıklı bir gelişme göstermişlerdir. 1856 yılında başlayan vapur seferleriyle birlikte Büyükada’yı yazlık bir mekân olarak değerlendiren varlıklı Türkler ve özelliklede azınlıklar burada yaptırdıkları villa ve köşklerin bahçelerine Avrupa fidanlıklarından getirdikleri bir çok türde egzotik bitki diktirmişlerdir.

    Verilen bu ön bilginin ardından yolumuzun üzerinde bulunan ve  kimileri egzotik olan kimileride olmayan ağaç ve çalıları tanıtarak yürümeye başladık, aynı zamanda da bu bitkilerden hangilerinin adaya uygun olup olmadığı hakkında da konuştuk. En çok üzerinde durduğumuz ağaçlar, adalara güneyli bir hava veren Sedir ağaçları (Himalaya sediri / cedrus deodora ve Atlas sediri / Cedrus atlantica), Akdeniz servileri (Cupressus sempervirens) ve Kanarya hurmaları (Phoenix Canariensis) oldu. Bu ağaçların dışında Porsuk ağacını (Taxus baccata), At kestanesini (Aesculus hippocastanum), Çin yelpaze palmiyesini (Trachycarpus fortunei) ve sabırlığı inceledik. Yolumuzun üzerinde rastladığımız Dişbu daklar (Fraxinus) ve Akça ağaçların(Acer) adanın iklimine uygun olmadığı üzerinde durduk. (Japon Akça ağacı dışındakiler) Rum yetimhanesine doğru gittiğimiz için, adanın çeşit çeşit ve çok gü zel egzotik bitkilerinin bulunduğu Nizam caddesini inceleyemeden yolumuza devam ettik. Ve birazdan kendimizi adalarda doğal olarak orman kuran tek ağaç türü olan Kızılçam’ların (pinus brutia) arasında bulduk. Bize Marmaris’i yada benzeri bir güney bölgemizi hatırlatan bu yolda adaların doğal bitki örtüsünden bahsettik. Kızılçam ormanından, genellikle bu ormanın altında bulunan maki den ve boyları bir metre geçmeyen çalılardan oluşan garip topluluklardan kısaca söz ederek yürümeye devam ettik, yol kenarlarında maki elemanlarına da rastlıyorduk, bu çalıları yada küçük ağaççıkları tanıtarak devam ediyorduk,bu arada etrafımız küçük bir maki ve garip elemanı olan pembe ve beyaz çiçekli ladenlerle (Cistus creticus ve cistus salvifolsus) çevriliydi. Boylu maki elemanlarından olan Kermes meşesi(Quercus coccifera) Menengiç (Pistacia terebinthus), Akçakesme (phillyra latifolia) Kocayemiş (Arbutus unedo) küçük topluluklar halinde yol boyunca bize eşlik ettiler.

    Rum yetimhanesinin önüne geldiğimizde kızılçamlardan uzun uzun bahsettik. Konuyla ilgisi olmayan insanların 1990 yılında ki bir sempozyumda ortaya attığı bir tez olan “adalarda bulunan kızılçam ormanlarının doğal olmayıp 150 yaşında olduğu” görüşünün yanlışlığı üzerinde durduk ve kızılçamın bazı özelliklerinden bahsettik.

    Bir süre sonra lunapark mevkiine giderek orada yarım saat ka dar dinlendik ve enerji toplayıp adanın en yüksek noktası olan (200 m üzeri) Aya Yorgi tepesine doğru yürümeye koyulduk. Bu yolun sağ yanında kızılçamlar, denize bakan sol yanında ise maki toplulukları hakim durumdaydı. Buradaki makiye o ana kadar gördüklerimizle birlikte yeni elemanlarda katılmıştı. En çok rastladıklarımız süpürge çalısı yada Funda (Erica arborea)Katran ardıcı (Juniperus axycedrus) ve delice yani yabani zeytin (Olea europaea) oldu. Buradaki maki toplulukları içinde son baharda çok lezzetli meyveler veren kocayemişlerden birine gezi kolunun getirdiği çaputları grupça bağladık(Aya Yorgi’ye çıkan bu yol boyunca çaput bağlayıp dilek tutmak gelenek olmuştur) dönüşte de aynı ağaca ders belgeliğinin ismi asıldı.

    Gezimiz Aya Yorgi tepesinde son bulduğunda adaların gerek egzotik bitkileri gerekse doğal bitki örtüsü hakkında genel bir bilgi edinilmiş oldu, özellikle doğal bitki örtüsünün en önemli ağaç ve çalı türlerinin çoğunu inceledik.

    Ders Belgeliği üyeleri ve diğer arkadaşlar ilgi gösterdikçe Belgelik Ağaçları kolunun etkin olarak katıldığı bu ilk gezinin devamının da geleceğine eminim, ayrıca bazı arkadaşların gösterdikleri yoğun ilgi beni çok sevindirdi ve bir sonraki gezinin plânını tez elden hazırlamamı sağladı.

Tutanak: Volkan YALAZAY (belgelik ağaçları çalışma grubu)