Parayla Saadet Olmaz(mı)
Murat Çokgezen*
İktisat disiplini ‘bireylerin gelirini nasıl
arttırabiliriz?’ sorusunun cevabını arar.
Çünkü, iktisatta, birey ne kadar gelir elde ederse, o kadar
tüketim yapacak, ne kadar tüketim yaparsa o kadar mutlu
olacaktır. İktisadın, bu tüketim odaklı birey
anlayışı çok
fazla eleştirilmekte bu anlayışın gerçekleri
yansıtmadığı, bireyin ‘insan’ yönünü ihmal
ettiği iddia edilmektedir. Bu karşı çıkışa
profesyonel iktisatçılar
tarafından bilimsel dayanaklar bulma çabası gelir-mutluluk ilişkisini inceleyen ve
ilginç sonuçlara ulaşan zengin bir literatürün
doğmasına neden olmuştur.
Çeşitli ülkeleri karşılaştıran bir
anket çalışmasında o ülke vatandaşlarından
oluşan deneklere ‘bir bütün olarak hayatlarından ne kadar
tatmin oldukları’ sorulmuş ve deneklerden tatmin seviyelerini 1 ile
10 arasında değerlendirmeleri (10 en fazla tatmini, 1 en az tatmini
ifade ediyor) istenmiştir.[1]
Bu anket çalışmasına göre elde edilen her
ülkeye ilişkin tatmin seviyeleri Tablo.1’de gösterilmiştir.
Araştırmacılar, yanında (*) işaretinin bulunduğu
ülkelerde uygulanan anketlerin sonuçlarının
sağlıksız olabileceği ve bu ülkelere ilişkin
değerlere tedbirli yaklaşılması gerektiğini ifade
etmektedirler. Bu ülkeler gözardı edildiğinde ilk beş
sırada İsviçre, Danimarka, İzlanda, Luksemburg ve Kanada
gibi gelir seviyesi yüksek ülkelerin (kişi başına
milli gelirleri sırasıyla 38,140 $, 32,280 $, 28,880 $, 43570 $,
21,130 $) [2];
son beş sırada ise Rusya, Gürcistan, Ermenistan, Ukrayna,
Moldovya gibi düşük gelir seviyesine (sırasıyla 1660
$, 630 $, 520 $, 700 $, 400 $) sahip ülkelerin yer aldığı
görülmektedir. Buradan paranın gerçekten saadet
getirdiği gibi bir sonuca varmak mümkündür. Ancak, ilk
sıralardan biraz aşağılara indiğimizde Nikaragua ve El
Salvador’da yaşayanların (KBMG sırasıyla 860 ve 2000 dolar)
ABD’de yaşayanlardan (KBMG 34,100 $) daha mutlu olduklarını
görmekteyiz. Yine 860 $ KBMG’e sahip Honduras ile 840 $ KBMG’e sahip
Çin’de yaşayanlar 25,120 $ KBMG’e sahip Almanya
vatandaşlarından kendilerini daha mutlu hissediyorlar. Bu
sonuçlar, gelir ile mutluluk arasında kurduğumuz doğru
yönlü ilişkinin güvenilirliği konusunda bizi
şüpheye düşürmektedir.
Uluslararası karşılaştırmalar yanında her bir
ülkenin kendi içinde de değerlendirmeler de mevcuttur. KBMG’in
270 $ olduğu Kırgızistan için yapılan bir
araştırmada[3]
Kırgızistan vatandaşları arasında gelir düzeyi
nispi olarak yüksek olanların düşük olanlara göre
daha mutlu olduğu sonucuna varılmıştır. Aynı
çalışmada yaşlıların, boşanmış
olanların, işsizlerin daha mutsuz olduğu tesbit edilmiştir.
ABD’de yapılan bir araştırmada[4]
da yüksek gelir düzeyine sahip kişilerin düşük
gelirlilere göre daha mutlu olduğu sonucuna varılmış,
ancak yaşlandıkça insanların geliri artmasına
rağmen mutluluklarının artmadığı
gözlemlenmiştir. Bu da gelir seviyesi ile mutluluk arasında
doğru yönlü bir ilişki kuran görüşe
ilişkin kafalarda bir başka soru işareti
uyandırmaktadır.
Peki buradan ne sonuç çıkarmak gerekiyor?
Çalışmaların sonucu genellikle şunu gösteriyor:
Geliri nasıl tanımladığınıza bağlı
olarak ‘parayla saadet olur’. Yukarıda belirttiğimiz
çelişkili sonuçlar gelir tanımlarındaki farklardan
kaynaklanmaktadır. Bazı çalışmalar mutlak olarak gelir
arttığında insanların daha mutlu olduğu sonucuna
varmaktadır. Bu konuda sanırım çok fazla
açıklamaya gerek yok. Daha fazla para kazandıkça
kendinizi daha mutlu hissediyorsunuz. Çünkü artan gelirinizle,
tüketildiğinde size mutluluk veren mal ve hizmetleri satın
alabiliyorsunuz. Geliriniz düşük olduğunda ise, bu mal ya
hizmetlere ulaşamıyor ve kendinizi mutsuz hissediyorsunuz.
Psikolojik faktörleri de dikkate alan bazı
çalışmalar, insanların gelirlerini sadece parasal olarak
değil karşılaştırmalı olarak
algıladıkları sonucuna varmaktadır. Nispi gelir
çalışmalarının bir kısmında bireyler gelirlerini
çevrelerindeki diğer bireylerle kıyaslamakta ve onlara
göre yüksek gelir elde ediyorlarsa kendilerini mutlu,
düşük gelir elde ediyorlarsa mutsuz hissetmektedirler. Bu
açıklama, fakirlikte eşitliğin
yaşandığı ülkelerde de insanların kendilerini
mutlu hissetmelerine olanak vermektedir. Uluslararası
karşılaştırmanın yapıldığı tabloda
bazı çok fakir ülkelerde yaşayanların, çok
zengin ülkelerde yaşayanlara göre daha mutlu olmaları bu
şekilde açıklanabilir. Nispi gelirin ikinci yorumunda ise,
bireylerin gelirleri ile beklentilerini kıyasladıkları
düşünülmektedir. Burada hemen şu
açıklamayı yapmak gerekiyor: İnsanlar beklentilerini
tatmin edebildiklerinde kendilerini mutlu hissediyorlar aksi durumda ise mutsuz
oluyorlar. Ayrıca gelir ile beklentiler arasında doğru
yönlü bir ilişki var. Yani gelir arttıkça
insanların beklentileri de artıyor. Beklentiler arttıkça
hayal kırıklıkları da artıyor. Easterlin,
çalışmasında insanların yaşlandıkça
mutluluklarının artmamasını bu olguya
bağlamaktadır. Gerçekten, insanlar
yaşlandıkça gelirleri de artmakta fakat beklentileri de
arttığı için eskisine göre daha mutlu
olamamaktadırlar. Beklentilere ilişkin açıklama, birinci
nispi gelir açıklaması ile de uyumludur. Fakir ve kapalı
bir toplumda beklentiler de düşük olacağı için insanların
hayal kırıklıklarının daha az olacağı
beklenebilir. Dolayısıyla bu açıklama uluslararası
karşılaştırmalarda bazı düşük gelirli
ülkelerin yüksek mutluluk seviyelerine sahip olmalarını da
açıklamaktadır.
Tüm bunlara rağmen, iktisadın maddi bakışına
karşı çıkanlar insanları hayatta mutlu kılan
unsurlar arasında din, aile, dostluk, iş tatmini, sağlık
gibi manevi olgulara dikkat çeken çalışmaları
öne sürebilirler. Fakat unutulmamalıdır ki, para bu tip
manevi tatmin veren unsurları da satın alabilir. Örneğin,
hac, kurban gibi ibadetler doğrudan gelir ile ilişkilidir.
Boşanma istatistiklerinde maddi sorunlar ilk sıraları işgal
etmektedir. Yani, düşür gelir düzeyi aile saadetini de
olumsuz etkilemektedir. Yine arkadaşlıklar da gelir ile
ilişkilidir. Hepimizin kolayca gözlemleyeceği gibi zengin ve
ünlü kişilerin çevrelerinde daha fazla
arkadaşları vardır. Okuyucu ilk anda bunun menfaate dayanan
arkadaşlıklar olduğunu ve bunun vereceği hazzın daha
düşük olduğunu düşünebilirler. Fakat bu
kolaycı bir yaklaşım olacaktır. Yüksek gelire sahip
insanların daha fazla farklı ortamlarda bulunma ve buna
bağlı olarak daha fazla insan tanıma, onlarla daha fazla
birlikte olma imkanlarının olması yüksek gelirli kişilerin
daha fazla arkadaşları olmasında etkilidir. İş konusunda
da, yüksek gelir getiren işlerin insanı –diğer şartlar
aynı iken- düşük gelirli işlere göre daha fazla
tatmin ettiği açıktır. Keza ne kadar çok
paranız varsa o kadar iyi sağlık hizmetlerinden
yararlanmanız mümkündür. Yani para sağlıklı
bir yaşamı garanti etmez ama kolaylaştırır.
Sonuç olarak, paranın mutluluğu satın
alabileceğini iddia etmek yanlış olmaz. Bilimsel
çalışmalar bir kenara bırakılsa bile, eğer
çoğu insan gününün üçte birinin para
kazanmak için gittiği işinde harcıyorsa (diğer
üçte biri de uykuda geçiyor), hatta bu zaman ailesine,
ibadete, arkadaşlarına harcadığı zamandan çok
daha fazla ise, bilmem paranın önemini göstermek için
başka çalışmalara gerek var mı? Ama buradan her
zengin bireyin kendisinden fakir olanlara göre daha fazla mutlu olduğu
sonucunu çıkarmak yanlış olur. Para mutluluğu
satın alabilir ama, diğer alışverişlerde olduğu
gibi, nereden ve nasıl alacağınızı bilmeniz gerekir.
Aksi taktirde sadece paranızı çarçur edersiniz.
Ülkeler |
Mutluluk Seviyesi |
Ülkeler |
Mutluluk Seviyesi |
Kolombiya* |
8,1 |
İspanya |
6,5 |
İsviçre |
8,1 |
Ekvator |
6,4 |
Danimarka |
8,0 |
Fransa |
6,4 |
Kosta Rika* |
7,9 |
Venezuela |
6,4 |
İzlanda |
7,8 |
Nijerya |
6,34 |
Luksemburg |
7,8 |
Japonya |
6,3 |
Kanada |
7,7 |
Güney Kore |
6,3 |
Gana* |
7,7 |
Bolivya |
6,2 |
Irlanda |
7,6 |
Hindistan* |
6,2 |
Nikaragua |
7,6 |
Polonya |
6,2 |
İsveç |
7,6 |
Avusturya |
6,1 |
Finlandiya |
7,5 |
Bangladeş* |
6,0 |
Hollanda |
7,5 |
Peru |
6,0 |
El Salvador |
7,4 |
Slovenya |
6,0 |
Norveç |
7,4 |
Çek- Slovakya |
5,9 |
ABD |
7,4 |
Turkiye |
5,9 |
Avusturalya |
7,3 |
Güney Afrika Cum. |
5,7 |
Belçika |
7,3 |
Macaristan |
5,6 |
Meksika |
7,3 |
Hırvatistan |
5,5 |
Britanya |
7,2 |
Romanya |
5,4 |
Guatemala |
7,2 |
Yunanistan |
5,3 |
Panama |
7,1 |
Makedonia |
5,2 |
Brezilya |
7,0 |
Estonya |
5,0 |
Honduras |
7,0 |
Litvanya |
5,0 |
Italya |
7,0 |
Azerbeycan |
4,9 |
Şili* |
6,9 |
Latviya |
4,8 |
Arjantin* |
6,8 |
Beyaz Rusya |
4,4 |
Dominik Cum |
6,8 |
Bulgaristan |
4,3 |
Paraguay |
6,8 |
Rusya |
4,2 |
Çin* |
6,7 |
Gürcistan |
4,1 |
Almanya |
6,7 |
Ermenistan |
3,7 |
Portekiz |
6,7 |
Ukrayna |
3,3 |
Uruguay |
6,7 |
Moldavya |
3,0 |
Filipinler |
6,5 |
|
|
Kaynak: Veenhoven, R., Average happiness in 67 nations in the 1990s, World Database of Happiness, Rank Report 2002/1, Internet: www.eur.nl/fsw/research/happiness
* mcokgez@marmara.edu.tr
[1] Veenhoven, R., Average happiness in 67 nations in the 1990s, World Database of Happiness, Rank Report 2002/1, Internet: www.eur.nl/fsw/research/happiness
[2] İzlanda ve Luksemburg hariç bu makalede yer alan KBMG verileri Dünya Bankası’nın 2002 World Development Indicators çalışmasından alınmıştır. İzlanda 2001 http://www.worldbank.org/data/countrydata/aag/isl_aag.pdf, Luksemburg 1998 http://www.elixiran.com/english/virtual/e_library/3rdcd/Glance99/Data/Luxembourg.pdf
[3] Namazie C. ve P. Sanfey, ‘Happiness and Transition: The Case of Kyrgyzstan’, Review of Development Economics, 5(3), 392-405, 2001
[4] Easterlin R. ‘Income and Happiness: Towards a Unified Theory’, The Economic Journal, 111(July), 465-484, 2001.