Ş
İ D D E T K
A Z A N D I
Türkiye'de
yaşayan 15-24 yaş arasında yapılan araştırmada hoşgörünün
gençler arasında tam anlamıyla bir sızı olduğu ortaya
çıktı. Yeni nesile göre ülkede şiddet her türlü
sevgi, hoşgörü ve iyi niyetin önüne geçti.
Defne
Yazıcıoğlu, Hürriyet
Gazetesi 4 Mayıs 2000
BİR
kahvenin 40 yıl hatırı kalmadı. Yeni nesil, Türkiye'de hoşgörünün
yerini tamamen şiddete bıraktığını düşünerek büyürken,
‘‘gereğinde’’ kendilerinin de aynı şekilde
karşılık vereceklerini dile getirdi.
Doç.Dr. Çiğdem Arıkan'ın sözleriyle Türk gençliği
‘‘kınından çıkmak için tetikte bekleyen, hatta sabırsızlanan
keskin bir kılıca’’ benziyor.
SÖZ
DİNLEMEYEN ŞİDDETİ HAKEDİYOR
Hacettepe Sosyal Hizmetler Akademisi Öğretim Üyesi Doç.Dr.
Çiğdem Arıkan, 15-24 yaş arasındaki gençlerle
yaptığı çalışmada Türkiye'de ilk kez hoşgörü
profilini çıkardı. Ancak aynı çalışmada hoşgörüden
çok şiddet ağırlık kazandı. Türkiye'de genç kesimin
ciddi bir şiddet potansiyeli taşıdığı ortaya çıktı.
‘‘Gençlik, Şiddet ve Hoşgörü’’ başlığı
altında gerçekleştirilen çalışmada çeşitli ekonomik
gelir düzeylerinden 545 gencin yaklaşık üçte ikisi (yüzde
64.5) gözlerini kırpmadan şiddete başvurabileceklerini gösterdi.
Gençler şiddetin gerekli olduğunu düşündükleri ortamları
ise, yüzde 91.7 cana kasıt, yüzde 83.2 namus, yüzde 62.8
haksızlığa uğramak olarak sıraladı.
Ancak yine aynı araştırmada ortaya çıkan bir başka bulgu
‘‘patlamaya hazır bir bomba’’ ile yaşamakta
olduğumuzu kanıtladı.
Gençlerin yüzde 44.8'i şiddet uygulamayı ‘‘karşı
tarafın söz dinlememesi ve yanlış davranması’’ halinde
haklı görürken, yüzde 41.6'sı da herhangi bir nedenle öfkelendirildiklerinde
şiddete başvurabileceklerini açıkladı.
Arıkan, gençlerin bireysel düzeyde bir tehlike ya da
tehditi algılarken hata yapılabileceğine dikkat çekerek,
şu saptamayı yapıyor:
‘‘Bu noktada, gerçek bir tehlike mi yoksa öyle algılanan
bir durum mu genci bu noktaya getirebilir sorusu akla geliyor.
Genç büyük bir haksızlığa uğradığını, canına
kastedildiğini sanabilir. Böyle bir yanlış değerlendirmede
de kendisine, ailesine ya da topluma zarar verebilir.’’
GENÇ
KIZLARDA ŞİDDET EĞİLİMİ
Bu zarar görmeye ve vermeye açık kesimin her ne kadar büyük
yüzdesini erkekler oluştursa da, araştırmaya göre genç kızların
yüzde 54.8'i aynı oranda şiddet eğilimi taşıyor.
Üstelik, şiddet dürtüsünün ekonomik sınıf ile bir bağlantısı
bulunmuyor. ‘‘Gereğinde şiddete başvuracağını’’
söyleyen kesimin yüzde 68'i alt-sosyo ekonomik düzey, yüzde
61.1 orta ve üst düzey oluşturuyor.
Bunun yanı sıra şiddeti çare olarak gören gençlerin eğitim
düzeyleri de birbirine çok yakın. ‘‘Şiddet’’li
gençlerin yüzde 64.3'ü ilkokul ve altı, yüzde 64.6'sı
ise ortaokul ve üstü seviyede eğitim almış.
Arıkan genç nüfustan şiddet olgusunun sökülüp atılması
için tek bir çözüm sunuyor, adalet duygusunun ve sağlıklı
iletişimin geliştirilmesi.
Ancak, bu çarenin hayata ne kadar geçirilebileceği başka
bir sorun. Araştırmada ortaya çıkan bir başka bulgu, gençlerin
en çok iletişim içinde oldukları öğretim görevlilerine
ve aile bireylerine güvenmediklerini kanıtlıyor.
‘‘Gençlik, Şiddet ve Hoşgörü’’ araştırmasında
gençlerin yüzde 52.7'si toplumda ve kendi içdünyalarında
hoşgörünün, ancak aile, eğitimciler, din ve siyaset
alanlarının beraber çalışması ile yakalanbileceğini
vurgulasalar da, şiddetin en çok bu kesimlerde yaşandığını
düşünüyor.
Aileleri, sosyal çevreleri hakkında ‘‘kelin merhemi
olsa kendi başına sürer’’ tavrı sergileyen gençlerin
özellikle öğretmenleri hakkındaki düşünceleri son
derece çarpıcı.
Araştırmaya göre gençlerin büyük bir çoğunluğu eğitim
sisteminin dayağa dayalı olduğunu düşünüyor. Ancak yine
gençlere göre eğitimde sık sık dayak ile karşı karşıya
kalmalarının en önemli nedeni ‘‘öğretmenlerinde kişilik
ve davranış bozukluları’’ bulunması.
Öğretmenlerinden derslerden önce sevecenlik ve hoşgörü
beklediklerini vurgulayan gençlerin, sistem için önerileri
ise şöyle:
+ Öğretmenler sağlıklı iletişim ve hoşgörü konularına
yönelik olarak bilinçlendirilsin (% 97.2)
+ Öğrencilerin sportif etkinliklere katılımı desteklensin
(% 97.2)
+ Öğrenciler arasında dostluk ve hoşgörüyü güçlendirecek
sohbet toplantılarına ağırlık verilsin (% 96.8)
+ Sağlıklı iletişim ve hoşgörü boyutlarında eğitim
programları düzenlensin (% 96.5)
Arıkan, bu önerilerle gençlerin yardım çağrısı
yaptıklarını ifade ederek, bugünkü eğitim sisteminde gençlerin
tatmin olmaktan uzak ve hizmete aç olduklarını açıklıyor.
Eğitim sistemi içerisinde ivedi bir çözüm paketi hazırlanması
gerektiğini vurgulayan Arıkan, sorduğu diğer bir
soru ile böyle bir çalışmanın ne kadar önemli olduğunu
kanıtlıyor.
Yaşıtlarınızı nasıl algılıyorsunuz sorusuna gelen
cevaplarda, gençlerin birbirlerini de şiddet dolu gördüklerini
ortaya koyuyor.
Araştırmaya göre, Türkiye'de gençlerin yüzde 56.5'i diğer
gençlerin hoşgörü yerine şiddetten yana olduklarına inanıyor.
Arıkan, bu noktada ebeveynlere de çok önemli görevler
düştüğünü belirtiyor. Son yıllarda toplumda giderek
artan şiddet eğiliminin önüne toplumda ortak paydalarının,
özellikle de ‘‘insan’’ değerinin hoşgörü
ile birlikte vurgulanarak geçileceğini savunuyor.
Ancak, Arıkan'ın bu önerisinin ne kadar etkili
olabileceği tartışmaya açık. Araştırmada ortaya çıkan
bir diğer veri, gençlerin şiddeti sadece okul ya da kendi
aralarında değil, ailelerinde de sık sık yaşadıklarını
ortaya koyuyor.
‘‘Gençlik, Şiddet ve Hoşgörü’’ araştırmasında
yapılan ölçümlere göre, Türkiye'nin genç nüfusunun yüzde
54.7'si şiddetin hem sözel hem de fiziksel olduğunu
savunuyor. Yine gençlere göre bu sıkıntıya en çok yaşayan
kesim yüzde 42.7 oranında evde kocalarının şiddetine
maruz kalan kadınlar ve yüzde 28 oranında babalarının şiddetinden
payını alan çocuklar.
Bu şiddetin yüzde 26.8'lik bölümünün sözel olduğunu
belirten gençler, fiziksel şiddeti ise yüzde 15.3 oranında
yaşadıklarını da ifade ediyor.
Ancak şiddet sadece evde ortaya çıkan bir kavram değil.
Araştırmada vurgulanan diğer şiddet noktaları gençler için
okul ve sokaklar, erkekler için ise işyerleri olarak
belirlendi.
İNSANLAR
BİRBİRLERİNE KÖTÜ DAVRANIYORLAR
Şiddetin nedeni sorulduğunda ise, gençlerin verdikleri
ilk tepki oldukça tedirgin edici. Araştırmaya katılan gençlerin
yüzde 63.1'ine göre, Türkiye'de insanların birbirlerine
davranışları kötü.
Nedenine gelince, şiddeti besleyen ilk sorun yüzde 96.7
ile işsizlik. Bunun hemen ardından yüzde 92.6 ile yoksulluk
geliyor.
Ancak gençlerin şiddete neden olarak gösterdikleri eğitimsizlik
de yüzde 93.1 ile yadsınamayacak bir paya sahip.
Tüm veriler toplandığında, ortaya çıkan tabloda, genç
neslin yüzde 84.9'unun Türkiye'yi ‘‘hoşgörüden
uzak şiddet dolu bir ülke’’ olarak tanımladığı görüldü.
Eğitim eksikliğinin, kişiyi alkole, madde bağımlığına
ittiğini ve öfkeyi körüklediğini de dile getiren gençler,
bir kere daha Türkiye'de öncelik verilmesi gereken
konunun eğitim olduğunu gösterdi.
Şiddetin en çok yaşandığı yerler
Kadınlar evde (% 42.7)
Çocuklar sokakta (% 28) ve okulda (% 25.8)
Gençler sokakta (% 26.5)
Erkekler işyerinde (% 31.7)
Şiddeti uygulayanlar
Kadınlara kocaları (% 62.9)
Çocuklara babaları (% 45.4)
Erkeklere tanımadıkları
biri (% 31.6)
|