hedefler saçılmış
bulutlar darmadağın

ders BELGELiGi + KUNDUZ + H62 

H62


Ş İ D D E T   K A Z A N D I
Türkiye'de yaşayan 15-24 yaş arasında yapılan araştırmada hoşgörünün gençler arasında tam anlamıyla bir sızı olduğu ortaya çıktı. Yeni nesile göre ülkede şiddet her türlü sevgi, hoşgörü ve iyi niyetin önüne geçti.

Defne Yazıcıoğlu, Hürriyet Gazetesi 4 Mayıs 2000

BİR kahvenin 40 yıl hatırı kalmadı. Yeni nesil, Türkiye'de hoşgörünün yerini tamamen şiddete bıraktığını düşünerek büyürken, ‘‘gereğinde’’ kendilerinin de aynı şekilde karşılık vereceklerini dile getirdi.
Doç.Dr. Çiğdem Arıkan'ın sözleriyle Türk gençliği ‘‘kınından çıkmak için tetikte bekleyen, hatta sabırsızlanan keskin bir kılıca’’ benziyor.

SÖZ DİNLEMEYEN ŞİDDETİ HAKEDİYOR
Hacettepe Sosyal Hizmetler Akademisi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Çiğdem Arıkan, 15-24 yaş arasındaki gençlerle yaptığı çalışmada Türkiye'de ilk kez hoşgörü profilini çıkardı. Ancak aynı çalışmada hoşgörüden çok şiddet ağırlık kazandı. Türkiye'de genç kesimin ciddi bir şiddet potansiyeli taşıdığı ortaya çıktı.
‘‘Gençlik, Şiddet ve Hoşgörü’’ başlığı altında gerçekleştirilen çalışmada çeşitli ekonomik gelir düzeylerinden 545 gencin yaklaşık üçte ikisi (yüzde 64.5) gözlerini kırpmadan şiddete başvurabileceklerini gösterdi.
Gençler şiddetin gerekli olduğunu düşündükleri ortamları ise, yüzde 91.7 cana kasıt, yüzde 83.2 namus, yüzde 62.8 haksızlığa uğramak olarak sıraladı.
Ancak yine aynı araştırmada ortaya çıkan bir başka bulgu ‘‘patlamaya hazır bir bomba’’ ile yaşamakta olduğumuzu kanıtladı.
Gençlerin yüzde 44.8'i şiddet uygulamayı ‘‘karşı tarafın söz dinlememesi ve yanlış davranması’’ halinde haklı görürken, yüzde 41.6'sı da herhangi bir nedenle öfkelendirildiklerinde şiddete başvurabileceklerini açıkladı.
Arıkan, gençlerin bireysel düzeyde bir tehlike ya da tehditi algılarken hata yapılabileceğine dikkat çekerek, şu saptamayı yapıyor:
‘‘Bu noktada, gerçek bir tehlike mi yoksa öyle algılanan bir durum mu genci bu noktaya getirebilir sorusu akla geliyor. Genç büyük bir haksızlığa uğradığını, canına kastedildiğini sanabilir. Böyle bir yanlış değerlendirmede de kendisine, ailesine ya da topluma zarar verebilir.’’

GENÇ KIZLARDA ŞİDDET EĞİLİMİ
Bu zarar görmeye ve vermeye açık kesimin her ne kadar büyük yüzdesini erkekler oluştursa da, araştırmaya göre genç kızların yüzde 54.8'i aynı oranda şiddet eğilimi taşıyor.
Üstelik, şiddet dürtüsünün ekonomik sınıf ile bir bağlantısı bulunmuyor. ‘‘Gereğinde şiddete başvuracağını’’ söyleyen kesimin yüzde 68'i alt-sosyo ekonomik düzey, yüzde 61.1 orta ve üst düzey oluşturuyor.
Bunun yanı sıra şiddeti çare olarak gören gençlerin eğitim düzeyleri de birbirine çok yakın. ‘‘Şiddet’’li gençlerin yüzde 64.3'ü ilkokul ve altı, yüzde 64.6'sı ise ortaokul ve üstü seviyede eğitim almış.
Arıkan genç nüfustan şiddet olgusunun sökülüp atılması için tek bir çözüm sunuyor, adalet duygusunun ve sağlıklı iletişimin geliştirilmesi.
Ancak, bu çarenin hayata ne kadar geçirilebileceği başka bir sorun. Araştırmada ortaya çıkan bir başka bulgu, gençlerin en çok iletişim içinde oldukları öğretim görevlilerine ve aile bireylerine güvenmediklerini kanıtlıyor.
‘‘Gençlik, Şiddet ve Hoşgörü’’ araştırmasında gençlerin yüzde 52.7'si toplumda ve kendi içdünyalarında hoşgörünün, ancak aile, eğitimciler, din ve siyaset alanlarının beraber çalışması ile yakalanbileceğini vurgulasalar da, şiddetin en çok bu kesimlerde yaşandığını düşünüyor.
Aileleri, sosyal çevreleri hakkında ‘‘kelin merhemi olsa kendi başına sürer’’ tavrı sergileyen gençlerin özellikle öğretmenleri hakkındaki düşünceleri son derece çarpıcı.
Araştırmaya göre gençlerin büyük bir çoğunluğu eğitim sisteminin dayağa dayalı olduğunu düşünüyor. Ancak yine gençlere göre eğitimde sık sık dayak ile karşı karşıya kalmalarının en önemli nedeni ‘‘öğretmenlerinde kişilik ve davranış bozukluları’’ bulunması.
Öğretmenlerinden derslerden önce sevecenlik ve hoşgörü beklediklerini vurgulayan gençlerin, sistem için önerileri ise şöyle:
+ Öğretmenler sağlıklı iletişim ve hoşgörü konularına yönelik olarak bilinçlendirilsin (% 97.2)
+ Öğrencilerin sportif etkinliklere katılımı desteklensin (% 97.2)
+ Öğrenciler arasında dostluk ve hoşgörüyü güçlendirecek sohbet toplantılarına ağırlık verilsin (% 96.8)
+ Sağlıklı iletişim ve hoşgörü boyutlarında eğitim programları düzenlensin (% 96.5)
 
Arıkan, bu önerilerle gençlerin yardım çağrısı yaptıklarını ifade ederek, bugünkü eğitim sisteminde gençlerin tatmin olmaktan uzak ve hizmete aç olduklarını açıklıyor.
Eğitim sistemi içerisinde ivedi bir çözüm paketi hazırlanması gerektiğini vurgulayan Arıkan, sorduğu diğer bir soru ile böyle bir çalışmanın ne kadar önemli olduğunu kanıtlıyor.
Yaşıtlarınızı nasıl algılıyorsunuz sorusuna gelen cevaplarda, gençlerin birbirlerini de şiddet dolu gördüklerini ortaya koyuyor.
Araştırmaya göre, Türkiye'de gençlerin yüzde 56.5'i diğer gençlerin hoşgörü yerine şiddetten yana olduklarına inanıyor.
Arıkan, bu noktada ebeveynlere de çok önemli görevler düştüğünü belirtiyor. Son yıllarda toplumda giderek artan şiddet eğiliminin önüne toplumda ortak paydalarının, özellikle de ‘‘insan’’ değerinin hoşgörü ile birlikte vurgulanarak geçileceğini savunuyor.
Ancak, Arıkan'ın bu önerisinin ne kadar etkili olabileceği tartışmaya açık. Araştırmada ortaya çıkan bir diğer veri, gençlerin şiddeti sadece okul ya da kendi aralarında değil, ailelerinde de sık sık yaşadıklarını ortaya koyuyor.
‘‘Gençlik, Şiddet ve Hoşgörü’’ araştırmasında yapılan ölçümlere göre, Türkiye'nin genç nüfusunun yüzde 54.7'si şiddetin hem sözel hem de fiziksel olduğunu savunuyor. Yine gençlere göre bu sıkıntıya en çok yaşayan kesim yüzde 42.7 oranında evde kocalarının şiddetine maruz kalan kadınlar ve yüzde 28 oranında babalarının şiddetinden payını alan çocuklar.
Bu şiddetin yüzde 26.8'lik bölümünün sözel olduğunu belirten gençler, fiziksel şiddeti ise yüzde 15.3 oranında yaşadıklarını da ifade ediyor.
Ancak şiddet sadece evde ortaya çıkan bir kavram değil. Araştırmada vurgulanan diğer şiddet noktaları gençler için okul ve sokaklar, erkekler için ise işyerleri olarak belirlendi.

İNSANLAR BİRBİRLERİNE KÖTÜ DAVRANIYORLAR
Şiddetin nedeni sorulduğunda ise, gençlerin verdikleri ilk tepki oldukça tedirgin edici. Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 63.1'ine göre, Türkiye'de insanların birbirlerine davranışları kötü.
Nedenine gelince, şiddeti besleyen ilk sorun yüzde 96.7 ile işsizlik. Bunun hemen ardından yüzde 92.6 ile yoksulluk geliyor.
Ancak gençlerin şiddete neden olarak gösterdikleri eğitimsizlik de yüzde 93.1 ile yadsınamayacak bir paya sahip.
Tüm veriler toplandığında, ortaya çıkan tabloda, genç neslin yüzde 84.9'unun Türkiye'yi ‘‘hoşgörüden uzak şiddet dolu bir ülke’’ olarak tanımladığı görüldü.
Eğitim eksikliğinin, kişiyi alkole, madde bağımlığına ittiğini ve öfkeyi körüklediğini de dile getiren gençler, bir kere daha Türkiye'de öncelik verilmesi gereken konunun eğitim olduğunu gösterdi. 


Şiddetin en çok yaşandığı yerler
Kadınlar evde (% 42.7)
Çocuklar sokakta (% 28) ve okulda (% 25.8)
Gençler sokakta (% 26.5)
Erkekler işyerinde (% 31.7)

Şiddeti uygulayanlar
Kadınlara kocaları (% 62.9)
Çocuklara babaları (% 45.4)
Erkeklere tanımadıkları biri (% 31.6)

hedefler saçılmış / bulutlar darmadağın