|
Sonuç
Toplum kalkınması, bir sistem
bütünlüğü içinde gerçekleşmektedir. Bu olgunun en önemli faktörü, “insan”dır.
İnsanın kalkınmada etkili ve yönlendirici bir unsur olması, onun “eğitim”
sürecinde, iyi bir vasıf kazanmasına bağlıdır. İnsan, bir bütün olarak
biyolojik ve ruhî yapısıyla toplumda yer alır. İnsanı bu
özellikleriyle ele alan sistemlerin başarılı oldukları, fakat onu sadece
maddeden ibaret sayan, ruhî ve ahlâkî yönünü görmezlikten gelen
model ve ideolojilerin topluma telâfisi güç sıkıntılar verdikleri
gözlenmektedir. Eğitim kurumlarında insanın temel haklarını baskı altına alan
ideolojilere yer verilmesi, demokratik gelişmeyi engelleyen bir faktör
olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan öğretim program ve derslerin, bilimsel
çalışma ilkeleri çerçevesinde belirlenmesi ve sunulmasının esas olduğu çok
açıktır.
Eğitim politikalarının
uygulanmasında, toplumun kültür yapısının dikkate alınması ve kendi kültür
değerleriyle kimlik kazanan bireylerin yetiştirilmesinin gerekli olduğu
önem taşımaktadır. Bu değerler içinde millîlik, eğitimin bütün
etkinliklerini kapsayan ve yönlendiren temel bir öge olarak görülmektedir. Bu
çerçevede millîlik, “toplum bireylerinin kendi kültür ve ahlâk
değerlerini yabancı kültürler karşısında bir eziklik duymadan rahatça
yaşayabilmesi” anlamında ele alınabilir. Türk eğitim sisteminin, belki de en
önemli problemlerinden biri budur!
|
|