Tanzimat dönemi öncesinde batı
anlayışına göre bir eğitim sistemi kurulurken, önce yüksek okullardan işe
başlanmıştır. Bunlar, Mühendishâne-i Bahrî-i Hümayûn, Mühendishâne-i Berr-i
Hümayûn, Tıbhâne-i Âmire ve Cerrahhâne-i Ma’mûre ve Mekteb-i Harbiye’dir.
Ancak, batı yöntemleri ile çalışan okullar çoğaldıkça, örgün eğitimin alt
kademeleri de oluşmuş; böylece yüksek eğitim yapmak amacıyla açılan okullar,
zamanla hedeflerini gerçekleştirir duruma gelmişlerdir.
Batılı yöntemlerle eğitim yapan
okulların öğretmen ihtiyacını karşılamak üzere, 1848’de Kemal Efendi’nin
öncülüğünde, Darülmuallimîn-i Rüşdî adıyla ilk öğretmen okulu
açılmıştır.
Darülmuallimîn-i Rüşdî,
rüşdiyelere öğretmen yetiştirmek için açılmıştır. İlkokullara öğretmen
yetiştirecek olan ilk öğretmen okullarının başlangıcı sayılabilecek
Darülmuallimîn-i Sıbyan da, 1868 yılında Maârif Nâzırı Saffet Paşa zamanında
öğretime başlamıştır.
Bu dönemde Sıbyan Mektepleri,
Medreseler ve Enderun Mekteplerinde verilen Geleneksel Eğitim
ile batı kaynaklarına dayanan Tanzimat Eğitimi yan yana yapılmıştır.
Tanzimat döneminde, batı
yöntemlerine göre şekillenen eğitimin genel yapısı şu başlıklar altında ele
alınabilir:
|