EĞİTİMDE BİLİMSELLİK VE

İDEOLOJİ ARASINDAKİ ÇİZGİ [1]

 

Makale - Sempozyum - Araştırma - Panel                                              Yard. Doç. Dr. Etem Levent

 
 

İdeoloji Nedir? 

İdeolojiler, temelde fikrî süreçlerdir; fakat, her fikrî süreç bir ideoloji değildir. Onun için bazı sosyo-kültürel şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.

Bir ideolojik süreç, kriterler açısından incelendiğinde aşağıdaki karakteristikler belirginleşir:

1. Bütün ideolojiler, kendilerine özgü bir tarih anlayışına sahiptirler. Bu felsefe doğrultusunda izleyicilere, cennet görünümünde bir gelecek (ütopya) vadedilir. Ütopyasız bir ideoloji, teknik olarak mümkün değildir.

2. Her ideoloji, entellektüel - politik disiplini sağlayacak ve yoldan sapanları cezalandıracak, kahramanları ödüllendirecek bir merkez kuruma sahiptir. Bu kurum, formel veya informal bir şekilde örgütlenmiş olabilir.

3. İdeolojiler, kökende fikrî bir olgu olduklarından, toplumların entellektüel sınıfları ile yakından ilişkilidirler. Entellektüellerin ideolojilerin oluşmasında, yayılmasında ve gelişmesinde önemli rolleri ve katkıları bulunur (Mardin,1979).

4. İdeolojiler, yapılarında büyük çelişkiler taşıyabilirler. İdeolojiye saplanan birey, gerçek ile ideoloji arasındaki çelişkiyi algılayamaz.

5. İdeolojiler, esas olarak politik bünyeye sahiptirler. İdeolojik yaklaşım, karşıt ideolojileri meşru görmediği için, bu politika genellikle radikal eğilimlidir ve şiddete başvurulması sık gözlenen bir olgudur.

6. İdeolojiler, eğilim olarak totaliter yapıdadırlar.

7. İdeolojiler, egemen oldukları insan guruplarında çok inatla savunulan, kan dökme pahasına da olsa, vazgeçilmeyen inançlar olarak yerleşirler.

8. Her ideoloji kendine özgü bir mitoloji ve kültüre sahip olur. Amaç, akıldan çok duyguları etkilemek olduğundan sistematik bir fetişleştirme (tabulaştırma, putlaştırma) süreci çalışır (Merih, 1982).

Şu bir gerçektir ki, hür ve demokratik gelişmeler karşısında artık ideolojilerin çözülme ve dağılma noktasına geldikleri görülmektedir (Dimitriu,1981;Larlain,1995). Çeşitli anti-demokratik payanda ve dayatmalarla ayakta kalabilecekleri düşünülürse de, toplum vicdanında yıkılmış ve mahkûm olmuş durumdadırlar. Bunun en açık göstergesi de dünyada devlet yönetimlerindeki değişimlerdir (Larlain,1995). Bu değişimlerin temelinde, insan hakları ve demokrasiye yöneliş bulunmaktadır. Çünkü insana değer vermeyen ve onun kişiliğini hiçe sayan ideolojiler, insanın düşünce ve hareketlerini baskı altına almaktadırlar. Böylece bireylerdeki yetenekler ortaya çıkamamakta, kişilerin şevk, heyecan ve kendilerini ispatlama güdüleri körelmekte, dolayısıyla ekonomik etkinliklerde ve eğitimde hedeflenen    b a ş a r ı sağlanamamaktadır. Bu da o toplumun geri kalmasına sebep olabilmektedir.

Onun için bugün dünya, kalkınma araçları ve tercihlerinde bir arayış içine girmiştir. Tabu gibi sarıldığı merkeziyetçilik ya da ideolojik modelleri bırakıp yerel yönetim ilkelerine, diğer bir deyişle özel teşebbüse, halkın katılımına ve demokrasiye yönelmiş durumdadır.


[1]   Levent, E. (2003). Eğitimde Bilimsellik ve İdeoloji Arasındaki Çizgi TURK BARTER Dergisi. Ağustos, Yıl: 6, Sayı: 67 (42-43).