EĞİTİM, BİREY VE DEĞİŞİM

 

Makale - Sempozyum - Araştırma - Panel                                              Yard. Doç. Dr. Etem Levent

 
 

Okulun Fonksiyonundan Sapması 

Sosyal olayların sebeplerini, kesin olarak belirlemenin zorluğu ortadadır. Ancak, nesiller arası farklılaştırmayı doğuran ve kişilerin kendi kültür değerlerine karşı yabancılaşmasını hızlandıran faktörlerin başında okulun, daha doğrusu yanlış eğitim politikaları uygulayan eğitim sisteminin geldiği de bir gerçektir.

Bu durumda zaman zaman okulun:

. Çift kişilikli, iki yüzlü, düşüncesini rahatça ortaya koyamayan, karşısındakinin eğilimine göre fikir değiştiren, ezik, medenî cesaretten mahrum ve korkak kişiler yetiştiren,

. Öğretim süreçlerini adeta bireyin kişiliğini öldürmek için bir baskı aracı şeklinde kullanarak, topluma, düşüncesiz, amaçsız, iradesiz, kısaca, “bukalemun tip”te insanlar sevk eden,

. “Halka rağmen halk için” zihniyetinde olduğu gibi, “insana rağmen insan için” onun hayat damarlarını kesen”

bir kurum olarak çalıştığı da bilinmekte ve görülmektedir.

Okul, bireyi ve toplumu heba etmektedir. Okul hayal kırıklığına neden olmaktadır. (Varış, 1988:15) diyen ILLICH,  toplumu daha ileri hedeflere ulaştırabilmek için, okulu çok sert bir dille eleştirmiştir.

Böyle bir okulun bilimsel bilgi ürettiğini ve bilimsel yöntemleri kullandığını ya da kullanabileceğini düşünmek çok zordur. Bu yaklaşım tarzı, bireyleri rahatsız ettiği kadar, demokratik gelişmenin önünde de büyük bir  engel oluşturduğu söylenebilir.

Elbette okulun gerçek fonksiyonu bu değildir. Eğitim kurumlarından da böyle bir insan tipini yetiştirmesi beklenmemektedir.

Eğitim süreci içinde okulun en önemli görevi kişiliği geliştirmektir. Demokratik eğitimde okul öyle bir kurumdur ki, demokrasinin ihtiyacı olan insan tipini oluşturur (Varış,1988:134).

Bu etkinlikte, insanın tanınması, dolayısıyla özelliklerinin keşfedilmesi önemli bir yer tutmaktadır.