EĞİTİM, BİREY VE DEĞİŞİM

 

Makale - Sempozyum - Araştırma - Panel                                              Yard. Doç. Dr. Etem Levent

 
 

Siyasî Sistemlerin İnsana Bakışı 

Şu anda dünyanın gündeminde olan konuların başında insan gelmektedir. İnsanı sadece maddeden ibaret sayan rejimlerin birer birer yıkılmakta olduğu görülmektedir. Bu rejimlerde insan için ruhun, maneviyatın ve dinin değeri yok kabul ediliyordu. Her şey maddeden ibaret sayılıyordu. İnsan, serbestçe düşünmeyecek, konuşmayacak, inanmayacak ve ibadet etmeyecekti. Onun mal-mülk edinme hürriyeti olmayacak, istediği şekilde seyahat edemeyecek, dilediği yerde çalışamayacaktı. Okul, bu teorilerle yüklü ideolojinin emrinde insanı komutla konuşturacak, komutla susturacaktı. Âdeta insan, robot olacaktı.

Ancak bir zamanlar böyle bir ideolojinin savunuculuğunu yapan Rusya, Polonya, Macaristan, Bulgaristan, Romanya vb. devletler, bugün bir değişim sürecine girmişlerdir. Açıklığı ve serbest teşebbüsü esas alan bu demokratikleşme hareketi, insana değer vermenin ve insanın özelliklerine saygı göstermenin haklılığını ortaya koymaktadır. Siyasî ve ekonomik gibi görülen bu değişim, aslında insanın onuru, hak ve özgürlükleriyle ilgilidir. Hangi rejim ve ideoloji olursa olsun, insanın temel hak ve hürriyetlerinden (TC 1982 Anayasası, md.12 vd.) olan düşünce, din, ibadet, seyahat, mal-mülk edinme, çalışma, eğitim-öğretim ve ticaret yapma özgürlüklerini yasaklıyorsa, onun topluma barış ve mutluluk getirmesi mümkün görülmemektedir. Doğu bloğu, yüzyıla yakın bir zamandır, bunun ıstırabını yaşadı. İnsanın temel haklarını elinden alan bir ideoloji ve saplantı uğruna, binlerce, milyonlarca insan katledildi. Nice ocaklar söndü. Birçok memlekete devrim ihraç edilerek anarşi ve terör çıkarıldı. Milyonlarca kişi, anarşi ve terörün kurbanı oldu. Hep özlenen, umut bağlanan bir hayal için, bir ideoloji için...

Diğer taraftan insan haklarından ve demokrasiden söz ederek masum ve çaresiz insanların öldürülmelerine sebep olan ya da “kuvvetli haklıdır felsefesine dayanarak, çeşitli çıkarlar uğruna bizzat terör uygulayan güç odakları, çifte standardın en çirkin örneklerini vermişler ve vermektedirler. Fransa’da ve özellikle Amerika’daki pragmatist yaklaşım, insan ilişkilerinin maddîleşmesine, aile bağlarının zayıflamasına ve eğitimdeki değerler sisteminin değişmesine sebep olmuş ve sosyal çözülmenin bir ifadesi olan anarşizmin düşünce zeminini hazırlamıştır. Fikirlerin ve felsefî görüşlerin topluma, insan haklarını ihlâl ederek ve çoğu zaman zor kullanarak kabul ettirilmesinden de baskıcı ideolojiler doğmuştur.