|
Öğretim
Programları
Öğretim programlarında yer alan
amaç, içerik gibi ögeler, merkezce belirlenmektedir. Okul, merkezin
belirlediği bu programı uygulamakla yükümlüdür. Böylece karar yeri
ile uygulama yeri birbirinden ayrılmaktadır. Başka bir deyişle, uygulama
yerinin (okulun) kendi konu, ihtiyaç ve problemleri, hiçbir katkısı olmadan
kendi dışında başkası tarafından belirlenmektedir.
Çoğu zaman kararların masa başında
alındığı bilinen bir gerçektir (Varış,1978:25, 44, 47 ve 236). Bu durumda,
ortaya çıkan bir yanlışlığın düzeltilmesi, bürokrasinin ağır
işleyen çarkında yıllarca sürmekte, genç nesillere belki yanlış bilgilerin,
kavramların öğretilmesine ve yanlış imajların verilmesine devam edilmektedir.
Okul, kısa ifadesiyle hayata hazırlayan bir kurum olacağı yerde,
bazen hayattan kopuk, yararsız (Varış,1988:15), birbiriyle bağlantısı olmayan ve
değerlendirmeye tabi tutulmayan eski bilgilerle kişinin kafasını dolduran,
yoran, adeta onu düşünemez ve yorum yapamaz hâle getiren bir mekanizma olarak
çalışabilmektedir.
Bu sistemde, düşünce ve
bilim özgülüğünün, kendini tam olarak göstermesi mümkün
görülmemektedir. Çünkü merkeze bağımlılık, merkezin hazırladığı programların
aynen okutulması esastır. Diğer bir yönden, literatürde yer alan Program
Geliştirme bir suç olarak ortaya çıkmakta, öğretim kadrosu ile
birlikte okul idaresinin inisiyatifi, söz konusu olmamaktadır. Kaldı ki,
mahallî eğitim kadrosu, Programdaki konulara, bir tabu gözüyle
bakmakta ve onun eksikliğini ya da yanlışlığını aklına dahi getirmemektedir.
Uygulamada bir aksaklık görmüş olma bile, onu kendi kabiliyetsizliğine
yorumlamaktadır.
Onun için okul, çağın
değişen şartlarına göre kendini yenileyememekte ve hızlı kararlar alamamaktadır.
Yığılan problemler karşısında merkezin emrini ve malî yardımını beklemek
zorundadır. Elbette böyle bir ortamda, gelişme ve kalkınmanın, istenen
seviyede olamayacağı çok açıktır. İlköğretimin son kademesinde, lise ve
üniversitede, aralıksız 10 yıl Yabancı dil öğretildiği halde, istenilen
düzeyde öğrenilememesinin; Tarih, Coğrafya ve Edebiyat
derslerinde, stratejide yapılan hatanın yıllarca devam etmesinin; Felsefe,
Psikoloji ve Sosyoloji gibi derslerdeki konuların ve
kuramlarla ortaya konan yargıların, kendimizle, kendi kültür değerlerimizle bir
karşılaştırılması ve değerlendirilmesi yapılmadan, adeta kendi insanımızın
bilgisiz, bilginsiz ve düşüncesiz olduğu ilân edilircesine
verilmesinin sebeplerini, sistemde ve mevcut uygulamada aramak gerekir.
|
|