TARİH
ÖNCESİ ÇAĞLARDA ERZİNCAN YÖRESİ
Doğu
Anadolu tarih öncesi çağlarına ait araştırmalar sınırlıdır.
Van'da Tilkitepe, Erzurum'da Karaz Höyük'te ve Kars dolaylarında yapılan
arkeolojik kazı ve araştırmalarda, tarih öncesi çağlara ait önemli
buluntular elde edilmiştir.
Erzincan ilinin yazılı tarih öncesi dönemlerine ait önemli yerleşimler
Altıntepe ve Üzümlü ilçesi arasında bulunan Küçüktepe Höyüğü'dür.
Altıntepe'de bulunan Urartu kalesinin, îlk Tunç Çağı'na ait bir
yerleşimin üzerinde kurulduğu tespit edilmiştir. Burada bulunan tek
yapı katında, yanmış evler ve Karaz Höyük'e göre daha eski dönemlere
ait çanak çömlekler ile pişirilmiş topraktan yapılmış depolama
kapları bulunmuştur. Küçüktepe Höyük'te yapılan araştırmalar,
buranın Altıntepe îlk Tunç Çağı yerleşimiyle çağdaş olduğunu
göstermiştir. Her iki yerleşime ait halk topluluklarının, tarım ve
hayvancılıkla uğraştıkları, kalay ve bakırı karıştırarak tunç
elde ettikleri, bunlardan araçgereç ve silah ürettikleri tespit
edilmiştir.
Erzincan tarih öncesi dönemlerde; doğu-batı, güney, güneybatı yol
güzergahlarının üzerinde bulunmaktaydı. Boğazköy, Alişar ve
Alaca'dan dolayı önem kazanan Orta Kızılırmak ile Aşağı Kızılırmak'ın
doğuya olan bağlantısının Refahiye-Erzincan üzerinden de sağlanmış
olması, Kangal, Kösedağ, Kelkit ile Kuzey Anadolu bağlantısı olan
batı yol düğümünü sınırları içine alması, Erzincan ve yöresinin
tarihi önemini artırmıştır.
Tercan ilçesinin kuzey sınırını oluşturan Pulur bölgesinde, tarih
öncesine ait buluntular ele geçmiştir. Yine Erzincan'ı Kelkit
vadisinden Kuzey Anadolu'ya bağlayan kıstaklar, tarih öncesi dönemler
açısından önemlidir.
YEREL
HAYAŞA KRALLIĞI VE HİTİT EGEMENLİĞİ
Üçüncü
bin yılına ait Sümer kaynaklanna göre, Sümer ve Akad bölgelerinin
kuzey kesimlerindeki dağlık bölgeye, yani Kuzey-Doğu Anadolu'ya,
Subartis ve halkına da Subar adı veriliyordu. Akad Kralları Sargon ve
Naramsin'e ait tabletlerde bu bölge, Akad Devleti'nin bir vilayeti
olarak anılmaktadır.
Arkeolojik belgeler, îlk Tunç Çağı sonrasında Erzincan yöresine
ilk yerleşen halk topluluklarının Hayaşalılar olduğunu göstermiştir.
Hattuşaş (Boğazkale) arşivlerindeki III.Tuthalya ve I.Şuppiluliuma
(MÖ 1375-1335) dönemine ait metinlerde, Erzincan'ın kuzeyi Azzi-Hayaşa
olarak geçmekte ve bu Hitit Kralları'nın Kumaha (Kemah) yöresinin
Hayaşalı Kralı Krannis ile savaştıklarından söz etmektedir. Bölgeyi
egemenlikleri altına alan Hititler'in Hayaşa Kralı Hukkana ile bir bağımlılık
anlaşması yaptığına dair metinlerde, Hukkana'nın, kızkardeşini
I.Şuppiluliuma'ya eş olarak verdiği de yazılıdır. Hayaşa ve Hitit
ilişkilerine ait diğer bilgilere, Hitit Kralı II.Murşil'e (MÖ
1334-1306) ait yazılı belgelerde de rastlanmaktadır.
Boğazköy
tabletlerine göre, bölge 2. bin yılda Hurriler'in elinde bulunuyordu.
2. bin yılın ilk yarısından itibaren Erzincan ve yöreleri, Hayaşalılar'ın
eline geçti.
Anadolu'nun yazılı tarih dönemlerinin başlangıcında, Hititler'in
kendilerinden önceki yerel krallık ve halk topluluklarını merkezi
bir yönetim altında birleştirme faaliyetleri yer alır. Hititler, Kızılırmak
yayı içerisinde, siyasi faaliyetleri için uygun ortam bekledikleri sıralarda,
Erzincan'ı da içine alan bölgelerde yaşanan Hurriler'in daha güneye
kaymalarıyla da, Erzincan'ı da içine alan bölgelerde yaşanan
Hurriler'in daha güneye kaymalarıyla, onlann yerlerini alan Hayaşahlar,
bölgeye egemen olurlar.
Hititler'in Erzincan'da kesin egemenlik kurdukları dönem, MÖ 1380 yıllarından
sonra başlamışsa da, önceki yıllarda da Hitit askeri seferlerinin
yapıldığı anlaşılmaktadır. 1340 yılında Hayaşalılar, Hititler
tarafından ortadan kaldırılırlar. MÖ 1200 yıllanna doğru batıdan
gelen "Deniz Kavimleri"nin istilası sonucunda ise Boğazkale
başkentli Büyük Hitit împaratorluğu da sona erer.
YÖRE
KALKINMASININ ÖNCÜLERİ URARTULAR
Eski
Çağ Anadolu tarihinin bilinmesinde Hitit ve Asur çivi yazılı
tabletlerinin önemli rolü olmuştur. MÖ 13. yüzyıla ait Asur
tabletlerinde "Uruatri" adına rastlanmıştır. MÖ 900 yıllarında
kurulan Urartu Devleti, Urmiye gölünden Erzincan'ın batı
kesimlerine, Kafkasya'nın güneyi ve Doğu Karadeniz kıyılarından,
Suriye'nin kuzeyine ve Akdeniz'e kadar uzanan bölgeler arasında genişleyebilmiştir.
Uruatri halkının kurduğu Urartu Devleti'nin Başkenti "Tuşpa"
(Van) idi. Menuas yazıtlarından, Urartu Devlet topraklarının güneyde
Diyarbakır, batıda Malatya ve Elazığ, kuzeyde ise Erzincan'a kadar
genişlediği ve Ön Asya'nın en güçlü devletlerinden biri olduğu
öğrenilmektedir. Hakkında en çok bilgi bulunan ilk Urartu Kralı
Lutibri'nin oğlu Sardır^dır.
Urartular, Asur împaratorluğu'nun Akdenizle olan bağlantısını
kesmek için, Musul ve Halep'e kadar olan bölgeleri aldılar. Bölgenin
en güçlü devleti Asurlular'la egemenlik çatışması içinde olan
Urartu Krallığı'nın kesin olarak tarih sahnesinden silinmesi,
kuzeyden gelen Kimmer ve Iskit akınlarıyla olmuştur. Bu kavimlerce
siyasi güçleri yok edilen Urartu Devleti'nin bütün toprakları, Med
Kralhğı'nın eline geçmiştir (MÖ 600).
Urartular, Doğu Anadolu'da ekonomik ve kültürel kalkınmanın öncüleridir.
Bölgede çok sayıda bayındır kentler kurmuşlar, üretimin yanısıra
bölgeler arası ticareti geliştirmişlerdir. Erzincan kenti yakınındaki
Urartu yerleşimi olan Altıntepe, Urartu topraklarının batı sınırında
bulunmaktaydı. Burada yapılan arkeolojik kazı va araştırmalar
sonucu elde edilen buluntular, Urartu uygarlığının gelişmişliğini
gösteren belgeler olmuştur.
MED
KRALLIĞI VE PERS İMPARATORLUĞU DÖNEMİ
I.Sargon'dan
itibaren Doğu Anadolu'ya yönelen Asurlulan, Babil ile işbirliği
yaparak yenen Medler (MÖ 612), bu tarihten sonra Doğu Anadolu'nun
istilasına başlamışlardı. Kyaksar'ın Batı yönünde Anadolu'yu
egemenliği altına almasında önüne çıkan başlıca engel, güçlü
Lidya Krallığı olmuştur. Her iki krallık yaptıkları savaşlar
sonunda Kızılırmağı, aralannda sımr olarak belirlemişlerdir.
Kyaksar, Lidya ile yaptığı savaşı îskitler'in onlara sığınışını
bahane ederek açmış, bu savaşlann sürdüğü beş yıl boyunca,
Erzincan ve civar yöreler savaş alanına dönüşmüştür.
Bu dönemde kurulan daimi orduların yanısıra ekonomik açıdan önemli
ticari faktörler daha geniş tabana yayılarak işlerlik kazanmışlardır.
Medler tarafından bölgelere uygulanan feodal düzen, Persler zamanında
da devam etmiştir. Kyakseı^den sonra yerine geçen Astiyağ'ın zayıf
kişiliği, yönetimin Pers hanedanma geçmesine neden olmuştur (MÖ
550).
Med Krallığı'ndan yönetimi elde eden Persli II.Kyros, güçlü bir
ordu kurarak, 547'de Batı Anadolu'nun en güçlü devleti olan Lidya
Krallığı'na son verir.
Persler'in ikinci ünlü hükümdarı Darius'un en önemli icraatı yönetim
yapılanması olmuştur. împaratorluğu 23 satraplığa (Askeri
yetkilere sahip eyalet valiliği) ayırmış, Ön Asya'da güçlü bir
imparatorluğun kurulması ve yönetimi bu sayede olmuştur. Erzincan (Eriza-Azi-riz)
yöreleri, önceleri çok büyük bir alanı kapsayan II. Satraplık içindeyken,
daha sonra Pont Kapadokyası ve Büyük Kapadokya olarak ikiye bölünen
bu bölgeden, Büyük Kapadokya sınırlan içinde kalmıştır. Bu bölgede;
Hurri, Mitanni, Kataon, Gaşga, Muşki, Tibaren, Kimmer, Mosinek gibi çeşitli
halk toplulukları yaşamaktaydı. Pers yönetimi, bağımlı ülkeleri
merkezden gönderdikleri valilerle yönetmişler, farklı etnik yapı ve
inanca sahip yerel topluluklar üzerinde kültürel baskı uygulamamışlardır.
Doğu ile batıyı ekonomik ve askeri olarak bağlayan kral yolu üzerinde
altyapılar, Pers yönetimi zamanında geliştirilmiştir.
İran'a bağlı satraplıklardan bir kısmı zamanla, Darius döneminde
kurulan düzeni bozup, bu hükümdardan sonra merkeze karşı kimi
aktif, kimi pasif olan direniş göstermişlerdir. Merkezi yönetimde başgösteren
bozukluklar nedeniyle Büyük Kapadokya'da çeşitli kabilelerin çıkarttıkları
ayaklanmaları MÖ 361-359 yılında Erzincan'ı da yönetimi altında
bulunduran II.Arioborzanes'te yönetmişti. îran yönetimi bu
ayaklanmayı güçlükle bastırdı ve bölgeye II.Mithridates tayin
edildi.
MÖ 4. yüzyılda, Lidya Satrabı Kyros'un ağabeyi Pers împaratoru
Artakserkses'i tahttan indirmek amacıyla, îran'a yürüyüşünü
anlatan Ksenophon "Anabasis (Onbinlerin Dönüşü)" adlı
eserinde, Doğu Anadolu ve Erzincan yörelerinden sözeder.
Erzincan da dahil olmak üzere, bütün bölge halkları iki yüzyıla
yakın bir süre Pers egemenliğinde kalmıştır.
BÜYÜK
İSKENDER'İN PERS EGEMENLİĞİNE SON PERS EGEMENLİĞİNE SON VERMESİYLE
ORTAYA ÇlKAN YEREL KRALLIKLAR
Makedonya
Kralı îskender'in, Persler'e karşı başlattığı askeri seferle
birlikte MÖ 334 yılında Çanakkale Boğazı'ndan geçerek, Anadolu'da
ilerlemesi ve karşılaştığı Pers ordulannı ardarda yendi. îskender,
hedefi olan Pers împaratorluğu'nun başkenti Persepolis'e Kilikya üzerinden
hızla yönelmiş, bölgenin Büyük Kapadokya'nın yönetimine
komutanlanndan Sabiktas'ı gön-dermiştir. Güneyinden geçerken, To-ros
dağlarındaki Gülek geçidine doğru ilerlediği sırada, Sabiktas'a
karşı ayaklanan Kapadokya halkları, I.Ari-arathes'in önderliğinde
bağımsızlıkla-rını ilan ettiler (MÖ 332).
Büyük îskender'in, îran împaratorluğu'nu ele geçirmesiyle,
Erzincan'da yeni bir dönem başlar. Kurduğu büyük imparatorluğu
amacına uygun olarak belirli bir düzene koyamadan ölen îskender'in
ardından, împarator Naibi General Perdikkas, satrap olarak Ne-optolemos'u
Kapadokya'ya gönderir. Ancak yerli halk, hoşnut olmadığı bu
Makedonyalı asker yöneticiye karşı eski bölge Satrabı Orontes'i yeğlemiş
ve onun önderliğinde ayaklanmıştı. Bölge sorununun çözümü için
Eumenes, Kapadokya'ya giderek kendisine direnen Orontes'i tasfiye eder,
yerine Artavasat isimli Pers kökenli satrabı bölgenin yönetimiyle görevlendirir.
Perdikkas'ın ölümüyle Anadolu'ya egemen olmak isteyen Antigon, parçalanmakta
olan imparatorluğu yeniden kurma girişimleri îpsos Savaşı'ndaki
yenilgiyle son bulur (MÖ 301).
İmparatorluk Diadokhoslar denilen Makedonyalı generaller arasında
paylaşıldığında Mezopotamya ve Suriye'de Asya împaratorluğu
olarak bilinen Seleukhos Krallığı kuruldu.
Seleukhos Krallığı'nın ortaya çıkışı ile Doğu Anadolu oldukça
karmaşık ve çatışmalı bir döneme girmiştir. Seleukhoslar'ın
yeterince egemenlik kuramadıkları bu bölgedeki yerel krallıklar bağımsızlık
eğilimine girdiler. Özellikle Seleukhos Kralı Büyük Antiokhos'un,
Manisa'da (MÖ 189) Romalılara yenilmesi ardından; Atropaten ve Kelkit
Satrapları gibi Araks Satrabı Artaksias ile Fırat bölgesindeki
Akisilen, Anzit ve Sofen Satrabı Zariadres bağımsızlıklannı ilan
ettiler.
Bunların
içinde en güçlü ve toprakları geniş olan Artaksias, diğerleri üzerinde
daha etkili olmuş ve devlet düzeyinde bir krallığa dönüşmüştü.
Kendi aralarındaki çekişmeler ve güç çatışmalanna Seleukhos
Krallığı ve Part Krallığı da tarafolmakta veya karışmaktaydı.
Daha sonra Seleukhoslar'ı bölgeden çıkaran Partlar yöreye egemen
oldularsa da Artaksiad Krallıklarını ortadan kaldıramadılar.
Bunlardan Araks Kralı Tigran, Doğu Anadolu'ya, Pontus Krah VI.Mithridates'de
Karadeniz ve Büyük Kapadokya'ya egemen, iki büyük bölge krallığı
olarak ortaya çıktılar.
ROMA
YÖNETİMİ, YÖREYİ İMPARATORLUĞUN DOĞU GÜVENLİK ALANINA DÖNÜŞTÜRÜYOR
Büyük
îskender'den sonra Diadokhos ve yerel krallıkların, ardı arkası
kesilmeyen egemenlik çatışmaları sürerken; Roma, Yunanistan üzerinden
Batı Anadolu'ya sokulmaktaydı. Seleukhos Krallığı'nın baskıları
karşısında Bergama Krallığı'nın, Roma yanlısı tutumu ve Kral
III.Attalos'un bir vasiyetle ülkesini Roma'ya bırakmasıyla önesüren
Romalılar, MÖ 2. yüzyıl ortalarından itibaren Batı Anadolu'yu işgal
ettiler. Seleukhos Krallığı'nın direnişini kıran Romalılar, Doğu
Anadolu yönünde egemenlik alanlarını genişletmeye başladılar.
MÖ 70 tarihinde Roma ordusu, Lukullas komutasında Pontus ve Armenia ve
Doğu Anadolu Krallıklarını ele geçirmeye başladı. Elazığ yöresindeki
Sofen (Harput) Kralhğını yıktıktan sonra, Armenia Kralı Tigran
ordusunu yenilgiye uğrattı. Ancak Pontus Kralı VI. Mithridates, Roma
işgaline karşı giriştiği amansız savaşlarla Erzincan yörelerinde
ve Anadolu'daki Roma üstünlüğüne bir süre için son verdiyse de
Roma Senatosu, tüm Anadolu'nun işgaline ve direnişleri kırmaya
kararlıydı. Buraya Pompeius komutasında gönderdiği ordular ile
Pontus Kralı VI.Mithridates Eupotoria ve yandaşı Armenia Kralı
Tigran'a karşı sürdürdüğü kanlı çatışmalar, Roma'nın başarısı
ile sonuçlandı (MÖ 64) Erzincan, Doğu Anadolu ile birlikte Roma'nın
Küçük Asya eyaletine bağlandı.
Roma împaratorluğu'nun 395'ten sonra kesin olarak ikiye ayrılması
ile birlikte, Başkenti Constantinopolis (îstanbul) olan Doğu Roma împaratorluğu;
kökleri, yönetim biçimi ve kurumlanyla Roma geleneklerine sahip
olmakla birlikte; Hristiyanlığı resmi din olarak kabul etmiş, doğu
kültürlerine yakın yeni bir uygarlık sentezi olarak tarih sahnesine
çıkmıştı. Bizans olarak da bilinen yeni imparatorluğun Doğu
Anadolu politikası, Roma'mn bir mirası olarak devralındı. Bölgeyi,
doğudan gelecek tehlikelere karşı tampon olarak kullanan, burada
bulunan Arsak, Vaspuragan ve Hosrav'a bağlı yerel krallıkları baskı
altında tutan, inanç ve meshep konulannda hoşgörülü davranmayan
katı merkeziyetçi ve devletçi yönetim, ekonomik alanlar yerine,
kilise, manastır gibi dini yatırımlara önem vermiş, yöre kalkınmasını
gözardı etmişti.
İran'dan gelecek tehlikelere karşı özellikle Koloneia (Şebin
Karahisar), Satala (Günümüzdeki Sadak), Erzincan, Theodosiopolis
(Erzurum), Tercan (Buraya bağlı BizansVican, Justiana-Tzumina dahil)
ve Mehtene (Malatya) üzerinden Amida'ya (Diyarbakır) kadar uza-yan
hattın korunması ve güçlendirilmesine özen gösterildi. Yerleşik
alanlarm bir kısmı restore edilerek, bir kısmı da yeniden kurularak,
bunlann yanı sıra Theodosipolis'e giden ticaret yolları da güvenlik
altına alınınaya çalışıldı. Zira, antik dünyanın en önemli
kenti olan Constantinopolis, doğu-batı dünya ticaretinin odaklandığı
bir konumda olması nedeniyle, doğu-batı ticaret yollarının güvenlik
altında bulundurulması gerekiyordu.
Bölgedeki Roma-Part çekişmesi, bu defa Bizans-Sasani olarak, Müslüman
Araplar'm Ön Asya'ya ve îran'da egemenlik kurmalanna kadar şiddetle
devam etti. Daha sonraki Arap akınları, Bizans yönetiminin Dogu
Anadolu'daki siyasi gücünü büyük ölçüde yıprattı. 10. yüzyıldan
itibaren Türk boylarının Anadolu'ya yönelmesi ve uzun süren mücadeleler
ile Doğu Anadolu halkları ve kentleri; siyasi, sosyal ve ekonomik
alanlarda 500 yıl süren büyük bir karmaşa içine düştüler.
Erzincan yöresinde, Bizans döneminden günümüze kadar ulaşan az sayıda
kilise ve manastır kalıntıları bulunmaktadır.
ana
sayfa
+ erzincan
belgeliği 1888-1988
+ resimlere
yakalanmış tarih
+ erzincan
tarihçesi