erzincan belgeliği

tarihçe

ana sayfa   +   erzincan belgeliği 1888-1988  +   resimlere yakalanmış tarih     erzincan tarihçesi
  

   1071 ÖNCESİ
   MENGÜCEK BEYLİGİ ve SELÇUKLU DÖNEMİ
   BEYLİKLER ve OSMANLI DÖNEMLERİ
   I. DÜNYA SAVAŞI ve SONRASI
   ATATÜRK'ÜN ERZİNCAN'A GELİŞLERİ

ders BELGELiGi


Erzincan, Fırat'ın kollarından Karasu, doğu batı doğrultusunda uzanan demiryolu ile Sivas-Erzurum ve Trabzon-Sivas karayollarının birleştiği noktadadır.

Şehir İstanbul'un 1100 km, Ankara'nın 690 km doğusunda, Yukarı Fırat havzasının içinde 1200 m yüksekliğindeki bir ovanın ortasındadır. Ovanın boyutları, doğu-batı yönünde 30 km, kuzey-güney yönünde 10-15 km'dir.

Erzincan'ın siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel yönlerden, Mengücek Beyliği ve Selçuklu döneminde ve ondan sonra gelen yüzyıllar içerisinde de Anadolu'nun ileri gelen ticari ve kültür merkezlerinden biriydi. O dönemler içerisinde ekonomisinin temelini oluşturan faaliyetler açısından çağdaşı olan kentlerin pek çoğundan hayli ileri idi. 12. yüzyılda Gezgin Marco Polo, kentte dokumacılığın gelişmiş olduğunu, 14. yüzyılda İbni Batuta da kentte dokumacılığın ve bakır eşya yapımının ileri düzeyde olduğunu yazarlar. Dokumacılık, boya yapımının gelişmesini de sağlamıştı. 1561-1518 yıllarında düzenlenen tahrir defterlerinde kentin yıllık geliri 224.753 akçe idi. Bu gelir, çeşitli vergi ve resimlerden oluşmaktaydı.

Evliya Çelebi'ye göre, 17. yüzyıl ortalarında Erzincan'ın ortasında küçük ve alçak duvarlı kalesi içinde; 200 ev ile 1 cami vardı. Kale dışında ise 1800 ev, 7 cami, 60'tan çok mescit ile içinde 500'den fazla dükkanın bulunduğu bir çarşı ve bedesten, bütün şehirde ise 48 mahalle ve 40 okul bulunmaktaydı. Evliya Çelebi'nin Erzincan'da 500 dükkanın varlığından söz etmesi, 17. yüzyıl ortalarında ticaret ve el sanatlarının gelişmiş olduğunu göstermektedir. İlin ticaret yolları üzerinde bulunması da bu kanıtı doğrulamaktadır. Aynı yıllarda Erzincan vilayeti dahilindeki padişah hasları 146.000 akçe tutuyordu. 1566 yılında şehrin geliri 234.000 akçeye ulaşmıştır.

Erzincan, tarihi boyunca tarım ve hayvancılık ürünlerinin yanısıra yeraltı kaynaklarına, özellikle zengin maden işletmelerine yakın bir konumda bulunmaktaydı. Bakır, kurşun, mermer ve taş ocakları bilinen en eski çağlardan beri işletilmekteydi.

Ancak, Osmanlı İmparatorluğu'nun 17. yüzyıldan itibaren duraklama ve gerileme sürecine girmesi, özellikle de 19. yüzyıl boyunca sanayileşmiş Batı Avrupa ve Rus emperyalizminin Osmanlı yönetimi üzerindeki askeri, mali ve siyasi baskıları İmparatorluğun her bölgesini, özellikle Doğu Anadolu'yu ekonomik yönden geri bıraktı.

Osmanlı döneminde doğu sınırından içeride bulunması nedeniyle Erzincan şehri, 19. yüzyıla kadar ordular için sadece bir konak yeri oldu, daha sonraki Rus istilaları karşısında askeri bakımdan önem kazandı ve bu sıralarda Erzurum Kalesi'nin koruyup kapattığı bir hareket noktası özelliğini aldı.

19. yüzyıl sonunda Erzincan'da 210 cami ve mescit, 35 medrese, 2 rüştiye, 9 ilkokul, 18 han, 1550 dükkan, 3 gazino, 35 kahvehane, 8 hamam, 14 fırın, 145 çeşme, 15 tabaklane, 12 bezirhane, 11 boyahane, 1 silah ambarı, 1 askeri tabakhane, 1 aba yapımevi bulunmaktaydı. Yukarıda saydığımız iki rüşdiye mektebinden biri 1865, diğeri 1883, idadi mektebi ise 1908 yılında öğretime açılmıştır.

19. yüzyılın son yıllarında Erzincan şehrinin nüfusu 23 bin iken, 1883 yılında göçmenlerin buraya yerleştirilmesi ve IV. Ordu Müşriklik Merkezi'nin buraya taşınması sonucu şehrin nüfusu kısa sürede artmıştır.

Erzincan Adının Kaynağı
Erzincan'ın kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Asur kaynaklarında geçen Zuhma (Suhma), yörenin bilinen en eski adıdır. Erzincan adının Eriza'dan geldiği sanılmaktadır. Eriza adı Selçuklular tarafından Erzingan olarak kullanılmış, daha sonra da Erzincan olarak anılmıştır.
Erzincan adı bir söylenceye göre, eski çağlardaki "Azzi" bölgelerinden dolayı Aziriz olarak bilinmekteydi. Selçuklular, Aziriz adını çok beğenmiş ve buna "Rahmet yağarsa can Aziriz can" rahmet yağmazsa "Yan Aziriz yan" biçiminde bir tekerleme uydurulmuş, bu tekerlemedeki Aziriz sözcüğü zamanla değişerek, Erzincan biçimini almıştır. Erzincan da bu sözcükten türemiştir.

tarihçe
kaynak: Erzincan Valiligi
http://www.erzincan.gov.tr

 

MEKTUP

Tanzimat'ın ilanından sonra İmparatorlukta ilk kez 1847 yılından başlanarak yılda bir kez resmi devlet yıllığı (Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye) çıkarılmaya başlanılmıştır. Mustafa Reşit Paşa'nın teşviki ile tarihçi Hayrullah Efendi, Ahmet Vefik Efendi ve Ahmet Cevdet Paşa'nın müşterek çalışmaları sonunda, ilk sayısı 1847 yılında çıkarılan devlet yıllığı; her yıl giderek kapsamı genişleyen, daha düzenli ve kullanışlı şekle getirilerek yayınını imparatorluğun yıkılışına kadar sürdürmüştür. Hükümet merkezinde başlatılan bu girişim, 1869 yılına gelindiğinde vilayet merkezlerine de kaydırılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Vilayet yıllıkları ait oldukları kentin yönetim, ekonomik yapı, eğitim, öğretim, coğrafya ve tarihine ilişkin özet bilgilerle, nüfus ve benzeri konulardaki bilgileri kapsamaktadırlar. Pazar ve panayır yerleri, gezi ve eğlence alanları, madenler, ormanlar, başlıca fabrika ve benzeri işeletmelere ilişkin bilgileri de bu kaynaklarda bulmaktayız (Tanzimat Döneminde Anadolu Kentleri'nin Sosyal ve Ekonomik Yapıları Prof. Dr. Musa ÇADIRCI, sayfa: 293).

Demek ki, Osmanlı İmparatorluğu Tanzimat'tan sonra, belge niteliğinde, hali istikbale taşıyacak böyle bir çalışmayı, devlet politikası olarak benimsemiş, merkez ve taşrada bu çalışmalarla tarihe ışık tutacak tesbitleri gerçekleştirmiştir.

Bizde ilk yıllıklar, eski İçişleri Bakanı Faruk SÜKAN zamanında, 1967 yılında çıkartılmıştır. Tüm illerde, tarihteki örneğine benzer bir çalışma yapılarak o dönemi yansıtan belgeler kayıtlara geçirilmiştir.

Hiç olmazsa 5 yılda bir bu çalışmanın sürdürülmesi maalesef bir sisteme bağlanamadı, ama bu süre içinde iller, değişik zamanlarda, değişik şekillerde, durumlarını belirten araştırmaları yayın hayatına kazandırdılar.

İlimizde de, 1990 yılında, Vali Metin İlyas AKSOY zamanında hazırlanan Erzincan 90 adlı İl Yıllığından sonra, şimdi takdim ettiğimiz bu çalışmanın amacı, aradan geçen 8 yıllık sürecin son beş yılını yazıya ve rakama dökmektedir.

Bu süre içerisinde yayınlanan Doğu Anadolu ve Erzincan adlı kitap (1994 yılında), bölge içinde Erzincan İli'nin önemini ve tarih içindeki yerini araştıran bir çalışma olmuştur. Yine son 7 yıl içerisinde, gerek Özel İdare, gerekse Erzincan Belediyesi tarafından, ya bizzat, ya da satın alınarak desteklenmesi şeklinde ilimiz ile ilgili birçok eser yayın hayatına kazandırılmıştır.

Hazırlanan bu kitap, klasik yıllıklar şeklinde düzenlenmemiştir. Ayrıntılardan uzak aşırı, istatistiki bilgiler yer almamış, daha ziyade ilin genel durumu ayrıntılardan uzak bir şekilde, hem metin hem de fotoğraflarla yansıtılmıştır.

1992 yılı depreminden sonra gerçekleştirilen 500 milyon dolarlık deprem projesi sayesinde Erzincan, sağlık, eğitim ve altyapı açısından Türkiye'nin en iddialı ili olmuş, bu alanda ulaşılması zor seviyeyi yakalayarak talihsiz olayı geride bırakmıştır. Ancak Erzincan istihdam ve gelir açısından maalesef aynı gelişmeyi sağlayamamıştır. Bu anlamdaki taleplerimiz deprem projesi kapsamına alınmamıştır. Modern bir şehir haline gelen Erzincan'ın, bundan sonra göçü önleyecek, belki de göçü tersine çevirecek çalışmaları (tarımda, sanayide ve turizmde) gerçekleştirmesi gerekir.

Başlatılan bu çalışmaların orta vadede sonuçlar vereceğine ve Erzincan'ın, Anadolu'da kalkınma hamlesini yakalayan 15 ilin arasına gireceğine inanıyorum. Erzincan'ın, sahip olduğu coğrafi konumu (uluslararası İpekyolu üzerinde olması), ulaşım kolaylığı, Doğu Anadolu'da olmasına rağmen ikliminin müsait olması ve önceden ulaşılamayan pazarlara (İran-Türk Cumhuriyetleri gibi) yakınlığı gibi avantajları kullanması halinde bu gelişmeyi sağlayacaktır.

Her mevsimde doğa sporlarına ve doğa turizmine uygun olan ilimiz, İl Özel İdaresi ve Erzincan Belediyesi'nin birlikte gerçekleştirdiği tanıtım çalışmaları, program, yayın ve aktivitelerin sonucunda, terörle çakışan imajı belirli oranda değişmiştir.

Kış sporları için hazırlanan projenin gerçekleşmesi halinde, Erzurum örneğindeki olumlu sonuçlar Erzincan için de geçerli olacaktır.

Halen arazilerinin yüzde 85'inde sulu tarım yapılan Erzincan, fizibilite çalışmaları devam eden Çayırlı Barajı'nın tamamlanmasından sonra bu oranı yüzde yüze çıkaracaktır.

Altyapısı tamamlanan 250 parsellik organize sanayiinde özellikle İstanbul'daki işadamlarımızın öncülüğünde başlayan ve devam edecek girişimler, tarımdaki gelişmeler ve doğa turizminin ilimize sağlayacağı katkıyla, 5 veya 10 yıl sonra hazırlanacak il yıllıklarının muhtevası bugünkünden çok farklı olacaktır.

Özel İdare'nin öncülüğünde, kırsal alanda sağlanan gelişmeler, toplum kalkınması başlığı altında sayfalarımızda yer almaktadır. Özellikle yıllardır yapılamayan Kemaliye'deki iki dev proje (Başpınar Köprüsü-Taşyolu) Türk yönetim sisteminin yeniden düzenlenmesi gerektiğine ve yerelleşmesinin sağlayacağı başarılara çarpıcı bir örnek olarak sunulmaktadır.

Bu kitap daha ziyade merkezi İdare ve Özel İdarenin çalışmalarına ağırlık vermiştir. Erzincan Belediyesi'nin gerçekleştirdiği büyük projeler, belediye tarafından daha önce yayına dönüştürüldüğü için, bu kitapta ayrıntılı olarak yer almamıştır. Ancak Erzincan'ın modernleşmesinde merkez belediyesi başta olmak üzere tüm belediyelerin çalışmaları olağanüstü başarılı olmuştur.

Erzincan, artık istikbale umutla bakmak için her türlü imkana sahiptir.

Son 5 yıla ait genel bilgileri kapsayan bu çalışmada, gerekli bilgi, belge ve verileri toplayarak yayına hazırlayan Vali Yardımcısı Ali Taşkın KOCABAŞ'a, Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Nurhan BOL'a, İl Planlama ve Koordinasyon Müdürü Engin USTAOĞLU'na, kitabı yayınlayan Dönence Yayıncılık çalışanlarına ve yayına tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum.

Recep YAZICIOĞLU
Vali