Müzik seslerle yapılır. Bir müzik eseri ses ve ritimden oluşur.
İnsanoğlu var olduğundan bu yana ses ve hareketle (dansla) duygu
ve düşüncelerini ifade etmiştir. Ses melodiyi, ritim hareketi,
armoni derinliği (resimdeki perspektif gibi) ifade eder.
İnsan’ın var olmasıyla beraber dans ve şarkı vardı. Toplumlar
dinsel ve düşünsel inançları doğrultusunda müziklerini
oluşturdular. Sanayi devrimini kendisi yapmamış, tarım toplumu
özelliklerinin, töresel özelliklerin (etik) ve inançların devam
ettiğini düşündüğümüz Doğu toplumlarındaki müziği ele alalım.
Genel özellikleri olarak tarım toplumları doğayı örnek aldılar.
Müzikleri şarkılara eşlik olarak bir veya birkaç sazla beraber
tek melodinin söylenmesi şeklindedir. Tek sesli ve makamlarla
(eşit olmayan ses dizisiyle yapılan müzik örnekleri) yapılan
müziklerdir. Dünya üzerinde farklı toplumların farklı
enstrümanları vardır.
Doğu müziğini İslam, Hint, Uzak- doğu, Orta-doğu, Anadolu v.s.
müziği gibi, farklı özellikleri olan müzikler olarak
ayırabiliriz. Kısaca bu özellikleri ele alalım. İslam müziği,
temelde anlatım özgürlüğüne dayalı, doğaçtan yorumlanan, belirli
bir nota sistemi bulunmayan bir türdür. Hint müziğinde “raga”
denilen sistem kullanılır. Genel özelliği dinsel ve düşünsel
inançlara bağlıdır. Bu müzikler belirli mevsimlerde günün
belirli saatlerinde, kurallarla belirlenmiş vesilelerle
söylenir. Çin, Japon, Güney Asya ve Endonezya’yı kapsayan
Uzakdoğu müziği kararlı ve durgun bir karaktere sahiptir. Çin’de
tarım toplumu dönemi ile beraber danslar edilip şarkılar
söylendiğini biliyoruz. Dinsel törenlerin de müzikle yapıldığını
biliyoruz. Konfüçyüs çağlarında mistik ve düşünsel etkiler
müziği etkilemiştir. Pentatonik (5 sesli) dizi bu çağlarda
Uzakdoğu’ya yayılmaya başlamıştır. Türlü diziler Çin’de de
değişik ayları ve saatleri simgelerdi. Bu gelenekler bazı
yerlerde hala devam etmektedir. Anadolu’da, Türkçe’nin
konuşulduğu her yerde (Adriyatik, Balkanlar, Sibirya, Kırım vs.)
Türk halk müziğine rastlayabiliriz. Bu müziği yapan Aşık’lar ve
Türkü yakıcıları çeşitli eski ezgilerden akıllarda kalanları
birleştirerek şarkılarını söylerler. Uzun havalar ölçü ve ritim
bakımından özgür, buna karşılık dizisi olan ve dizi içindeki
seyri belli kalıplara bağlı bulunan ezgilerdir. Kırık havalar
ise ölçü ve ritmi bilinen ezgilerdir. Geleneksel Türk Sanat
müziği ise tek seslidir, makamlara dayanır. Makamsal müzikte yan
yana iki ses arasında, Batı müziğinde kullanılan biri küçük (
yarım ), biri büyük ( tam) iki tür aralıktan başka aralıkların
kullanıldığı ve bu yüzden katlanamayıp çok sesli dikey
armoninin kullanılamadığı müziklerdir.
Toplumlar gelişip, değiştikçe her gelişme, her yeni fikir, her
buluş, her yeni inanış farklı anlatımlarla dile getirilmiştir.
Tarım toplumundan uzaklaşıp, ticaretle zenginleşen, burjuva
sınıfının ve şehir kültürünün ortaya çıktığı batı toplumlarında
hayat şartları ve inançlar değişmiştir. Bu değişim estetik ve
sanatın gelişmesine sebep olmuştur.
En
basit formdan, karmaşaya doğru gelişen yapı özellikleri,
melodiler, çok sesli yapılanma, armonik yapı, estetik
özellikler, gelişmedeki felsefi inanış ve teknik gelişme müziğe
de yansımıştır.
Ancak sanayi devrimi sonrasında meydana gelen teknik olanaklar,
insan yaşamında olduğu gibi tüm sanat kollarında da gelişmeyi
sağladı. Müzik sanatında da teknik arayışlar, geniş anlatımı
olan eserler yaratılmak istendi. Bu teknik gelişme bilimsel bir
şekilde müzikte çok sesliliğin kurallarını ortaya koydu. Bu
kurallara göre doğadaki tüm seslerin uyumlu bir şekilde
kullanılabileceği sistem (tampere) kuruldu. Bu müziği
çalabilecek sistematiği olan müzik aletleri geliştirildi. Müzik
ses müziği ve çalgı müziği olarak ele alındı. Ses müziği
alanında sanat şarkısı (Lied); solo sesler, korolar ve orkestra
için yazılmış oratoryo; ses, koro, dans ve orkestra gibi
elemanları, başka bir değişle tüm sahne sanatlarını içine alan
opera gibi görsel ve estetik anlayışın önemli olduğu eserler
yaratılmıştır. Çalgı müziği alanında ise orkestralar kurulmuş,
formlar geliştirilmiştir. Giriş, gelişme, sonuç bölümleri olan
geniş anlatımlı eserler yazılmıştır. Virtiozite gelişmiştir. Tek
sazın özelliklerini ve teknik zorluğunu öne çıkaran sonatlar
yazıldı. Orkestra için yazılan sonat formundaki eserlere Senfoni
dendi. Yine orkestra için yazılmış ama bir sazın virtiozite
gerektiren teknik özelliklerini ve sanatsal güzelliğini ortaya
çıkartan konçerto dediğimiz eserler üretildi. Yirminci yüzyıla
doğru ise belli bir konusu olan geniş anlatımlı eserler yani
senfonik şiirler bestelenmiştir.
Yirminci yüzyılda toplumlarda üretim arttı. Motorlar
geliştirildi. Elektrik kullanıldı. Telefon gelişti. Uçma
konusunda gelişmeler oldu. Sinema sanatı ortaya çıktı. Yirminci
yüzyıl felsefesi Pazar ekonomisini yansıtır. Tüketim hızlıdır.
Hayat çabuk akar gider. Yenilikler her gün ortaya çıkmaktadır.
Endüstrileşmeyle beraber Avrupa ve Kuzey Amerika’da Pop müzik
yayılmaya başlamıştır. Önceleri sevilen “Opera” ve “ Operet”
parçaları popüler olmuştur. İkinci Dünya savaşını izleyen
dönemde “ refah kültürü”, bol para harcayabilen insanların
varlığı, müzik ve giyim için yeni pazarlar oluşturdu. Frank
Sinatra vs. şarkıcılar dans orkestraları eşliğinde şarkı
söylediler. 1954 de “Rock’n Roll” giyim, dans ve toplumsal
davranışlarla kendine özgü bir üsluba sahipti. Müzikaller ortaya
çıktı. Pop müzik “ Beatles” grubuyla yeni bir döneme girdi.
İngiltere’de Pink Floyd elektronik “synthesizer” le zengin ses
olanaklarını hizmete sokmuş, böylece dinleyicileri garip, çılgın
haykırışlar, gülüşlerle ruhsal güzellikleri yıkmaya dönük bir
yolu amaç edinmişti.
Yeni müziğin çiçek yağmurları, aşk, barış, kardeşlik inancı
sürerken, bunların tersi olaylar görülüyordu. Çok sayıda şarkıcı
uyuşturucudan öldü. Bazı eleştirmenler “Ciddi Pop” un yitmekte
olduğunu savunurken birçok akım değişerek devam etmektedir.
Bu müzik genelde ritim ağırlıklı şarkılardan oluşur.