dB 12. sayı    haziran 2010

 
Etik ve Estetik Açıdan Doğu, Batı Müziğindeki Biçimsel Farklılıklar


Prof. Filiz Kamacıoğlu
 
dB

 

Müzik seslerle yapılır. Bir müzik eseri ses ve ritimden oluşur. İnsanoğlu var olduğundan bu yana ses ve hareketle (dansla) duygu ve düşüncelerini ifade etmiştir. Ses melodiyi, ritim hareketi, armoni derinliği (resimdeki perspektif gibi) ifade eder.

 

İnsan’ın var olmasıyla beraber dans ve şarkı vardı. Toplumlar dinsel ve düşünsel inançları doğrultusunda müziklerini oluşturdular. Sanayi devrimini kendisi yapmamış, tarım toplumu özelliklerinin, töresel özelliklerin (etik) ve inançların devam ettiğini düşündüğümüz Doğu toplumlarındaki müziği ele alalım. Genel özellikleri olarak tarım toplumları doğayı örnek aldılar. Müzikleri şarkılara eşlik olarak bir veya birkaç sazla beraber tek melodinin  söylenmesi şeklindedir. Tek sesli ve makamlarla (eşit olmayan ses dizisiyle yapılan müzik örnekleri) yapılan müziklerdir. Dünya üzerinde farklı toplumların farklı enstrümanları vardır.

 

Doğu müziğini İslam, Hint, Uzak- doğu, Orta-doğu, Anadolu v.s. müziği gibi, farklı özellikleri olan müzikler olarak ayırabiliriz. Kısaca bu özellikleri ele alalım. İslam müziği, temelde anlatım özgürlüğüne dayalı, doğaçtan yorumlanan, belirli bir nota sistemi bulunmayan bir türdür. Hint müziğinde “raga” denilen sistem kullanılır. Genel özelliği dinsel ve düşünsel inançlara bağlıdır. Bu müzikler belirli mevsimlerde günün belirli saatlerinde, kurallarla belirlenmiş vesilelerle söylenir. Çin, Japon, Güney Asya ve Endonezya’yı kapsayan Uzakdoğu müziği kararlı ve durgun bir karaktere sahiptir. Çin’de tarım toplumu dönemi ile beraber danslar edilip şarkılar söylendiğini biliyoruz. Dinsel törenlerin de müzikle yapıldığını biliyoruz. Konfüçyüs çağlarında mistik ve düşünsel etkiler müziği etkilemiştir. Pentatonik (5 sesli) dizi bu çağlarda Uzakdoğu’ya yayılmaya başlamıştır. Türlü diziler Çin’de de değişik ayları ve saatleri simgelerdi. Bu gelenekler bazı yerlerde hala devam etmektedir. Anadolu’da, Türkçe’nin konuşulduğu her yerde (Adriyatik, Balkanlar, Sibirya, Kırım vs.) Türk halk müziğine rastlayabiliriz. Bu müziği yapan Aşık’lar ve Türkü yakıcıları çeşitli eski ezgilerden akıllarda kalanları birleştirerek şarkılarını söylerler. Uzun havalar ölçü ve ritim bakımından özgür, buna karşılık dizisi olan ve dizi içindeki seyri belli kalıplara bağlı bulunan ezgilerdir. Kırık havalar ise ölçü ve ritmi bilinen ezgilerdir. Geleneksel Türk Sanat müziği ise tek seslidir, makamlara dayanır. Makamsal müzikte yan yana iki ses arasında, Batı müziğinde kullanılan  biri küçük ( yarım ), biri büyük ( tam) iki tür aralıktan başka aralıkların kullanıldığı ve bu yüzden katlanamayıp çok sesli dikey  armoninin kullanılamadığı müziklerdir.

 

Toplumlar gelişip, değiştikçe her gelişme, her yeni fikir, her buluş, her yeni inanış farklı anlatımlarla dile getirilmiştir. Tarım toplumundan uzaklaşıp, ticaretle zenginleşen, burjuva sınıfının ve şehir kültürünün ortaya çıktığı batı toplumlarında hayat şartları ve inançlar değişmiştir. Bu değişim estetik ve sanatın gelişmesine sebep olmuştur.

 

En basit formdan, karmaşaya doğru gelişen yapı özellikleri, melodiler, çok sesli yapılanma, armonik yapı, estetik özellikler, gelişmedeki felsefi inanış ve teknik gelişme müziğe de yansımıştır.

 

 Ancak sanayi devrimi sonrasında meydana gelen teknik olanaklar, insan yaşamında olduğu gibi tüm sanat kollarında da gelişmeyi sağladı. Müzik sanatında da teknik arayışlar, geniş anlatımı olan eserler yaratılmak istendi. Bu teknik gelişme bilimsel bir şekilde müzikte çok sesliliğin kurallarını ortaya koydu. Bu kurallara göre doğadaki tüm seslerin uyumlu bir şekilde kullanılabileceği sistem (tampere)  kuruldu. Bu müziği çalabilecek sistematiği olan müzik aletleri geliştirildi. Müzik ses müziği ve çalgı müziği olarak ele alındı. Ses müziği alanında sanat şarkısı (Lied); solo sesler, korolar ve orkestra için yazılmış oratoryo; ses, koro, dans ve orkestra gibi elemanları, başka bir değişle tüm sahne sanatlarını içine alan opera gibi görsel ve estetik anlayışın önemli olduğu eserler yaratılmıştır. Çalgı müziği alanında ise orkestralar kurulmuş, formlar geliştirilmiştir. Giriş, gelişme, sonuç bölümleri olan geniş anlatımlı eserler yazılmıştır. Virtiozite gelişmiştir. Tek sazın özelliklerini ve teknik zorluğunu öne çıkaran sonatlar yazıldı. Orkestra için yazılan sonat formundaki eserlere Senfoni dendi. Yine orkestra için yazılmış ama bir sazın virtiozite gerektiren teknik özelliklerini ve sanatsal güzelliğini ortaya çıkartan konçerto dediğimiz eserler üretildi. Yirminci yüzyıla doğru ise belli bir konusu olan geniş anlatımlı eserler yani senfonik şiirler bestelenmiştir.

 

 Yirminci yüzyılda toplumlarda üretim arttı. Motorlar geliştirildi. Elektrik kullanıldı. Telefon gelişti. Uçma konusunda gelişmeler oldu. Sinema sanatı ortaya çıktı. Yirminci yüzyıl felsefesi Pazar ekonomisini yansıtır. Tüketim hızlıdır. Hayat çabuk akar gider. Yenilikler her gün ortaya çıkmaktadır. Endüstrileşmeyle beraber Avrupa ve Kuzey Amerika’da Pop müzik yayılmaya başlamıştır. Önceleri sevilen “Opera” ve “ Operet” parçaları popüler olmuştur. İkinci Dünya savaşını izleyen dönemde “ refah kültürü”, bol para harcayabilen insanların varlığı, müzik ve giyim için yeni pazarlar oluşturdu. Frank Sinatra vs. şarkıcılar dans orkestraları eşliğinde şarkı söylediler. 1954 de “Rock’n Roll” giyim, dans ve toplumsal davranışlarla kendine özgü bir üsluba sahipti. Müzikaller ortaya çıktı. Pop müzik “ Beatles” grubuyla yeni bir döneme girdi. İngiltere’de Pink Floyd elektronik “synthesizer” le zengin ses olanaklarını hizmete sokmuş, böylece dinleyicileri garip, çılgın haykırışlar, gülüşlerle ruhsal güzellikleri yıkmaya dönük bir yolu amaç edinmişti.

 

Yeni müziğin çiçek yağmurları, aşk, barış, kardeşlik inancı sürerken, bunların tersi olaylar görülüyordu. Çok sayıda şarkıcı uyuşturucudan öldü. Bazı eleştirmenler “Ciddi Pop” un yitmekte olduğunu savunurken birçok akım değişerek devam etmektedir.

 Bu müzik genelde ritim ağırlıklı şarkılardan oluşur.

ders BELGELİĞİ
Ana Sayfa + dB Yazılar Listesi