Osmanlı Devleti
harbe; 1878’den beri Rus işgalinde bulunan Kars, Sarıkamış,
Ardahan gibi doğu illerimizi geri almak, Doğu Avrupa’da Ruslarla
harp hâlinde olan Almanlara yardım etmek, kazanılacak bir
zaferle
Kafkaslar ve Orta-Asya’daki
Türk illerinin kapısını açmak maksatlarıyla, başta
Enver Paşa
olmak üzere, iktidarda bulunan
İttihatçılar
tarafından sokuldu.
Türk bayrağı
çekilip, Yavuz ve Midilli adı verilen iki Alman zırhlısı,
Karadeniz’deki Rus limanlarını bombardıman etti. Rusya da buna
karşılık olarak 30 Ekim 1914 tarihinde Türkiye’ye taarruz etti.
Rus-Kafkas ordusu, Karadeniz’den Ağrı Dağındaki hudut üzerinden
yedi kol hâlindeki saldırısıyla Pasinler’e kadar ilerledi. Rus
ordusunun taarruzu, Köprüköy’de durduruldu. Üçüncü ordu, 3-9
Kasım 1914 günlerinde meydana gelen Köprüköy Meydan
Muharebesinde Rus ordusunu yendi. Üçüncü Ordu Komutanı, mevsim
şartlarını dikkate alıp, ayrıca askerin kaput başta olmak üzere,
giyim ve iâşesinin yetersizliğini, top ve süvari atlarının
azlığını hesaba katarak, sıcağı sıcağına düşmanı takip etmedi.
Köprüköy Meydan Muharebesinin raporlarını alan, yarbaylıktan
paşalığa terfi ettirilen Harbiye Nazırı (Millî Savunma Bakanı)
Enver Paşa, Alman kurmay ve generalleriyle Erzurum’a geldi.
Enver Paşa, Erzurum ve Köprüköy’de birer taburu teftiş etmişti;
ancak ordu birliklerinin tamamı hakkında yeterli bilgiye sahip
değildi. Üstelik, ordu kumandanı Hasan İzzet Paşanın, bu
mevsimde harekât yapılamayacağı, taarruzun bahara bırakılması
tavsiyesine karşılık, onu vazifesinden azletti ve taarruza karar
verdi. Üçüncü Ordu Komutanlığı vazifesini de üzerine alan Enver
Paşa, 18 Aralık 1914 tarihinde, kıtalara, taarruz emrini verdi.
Taarruza
iştirak eden birliklerin büyük bir kısmı, özellikle
Arabistan’dan geri çekilen ve Güneydoğu Anadolu’dan sevk
edilenler, sıcak iklime alışık olup, teçhizatları yönünden kış
şartlarına hazırlıksızdı. Üçüncü Ordunun üç kolordusu (9, 10,
11. Kolordular), 24 Aralık 1914 günü -39 derece soğukta Büyük
Sarıkamış Çevirme ve Kuşatma (İhâta) Harekâtına başladı. Ayrıca,
gerilla harbi yapan yarı resmi Türk çeteleri de, Ardahan’a
hareket etti. Üçüncü Ordudan bazı kıtalar, 24-25 Aralık gecesi,
Sarıkamış’a ulaşmayı başardı. Ancak, Allahü Ekber Dağlarını
aşarken çetin zorluklar ve kış şartları sebebiyle gerek miktar,
gerekse mevcut silahları yönünden çok zayiat ve kayıp verdiler.
Allahü Ekber Dağlarını aşan Mehmetçiklerden bir kol da,
Sarıkamış’ın doğusundaki Selim İstasyonuna vararak demiryolunu
tahrip edince, Sarıkamış’taki Rus kolorduları paniğe uğradı.
Gayriresmî Türk çeteleri de, 1915 yılı başında Ardahan’a girdi.
Rus Kafkas Ordusu Başkumandanı, Üçüncü Ordunun ilerleyişi
üzerine; 2-3 Ocak 1915 günlerinde telsiz-telgraf ile
müttefikleri Fransa ve İngiltere’ye, günde birkaç defa
yalvarırcasına başvurarak:
“Telefon
konuşmalarını durduran soğuk ve kış,
Türk ordusunu
engelleyemiyor. İkinci bir cephe açarak, Türk ordularının
ilerlemesi durdurulamaz ise, zengin Bakü petrolleri,
Osmanlı-Alman ittifakının eline geçecek ve Hindistan yolu onlara
açık bulunacaktır!” haberini gönderiyordu.
Kış, 3-4 Ocak
1915 gecesi daha da şiddetlendi. Fırtına ile yağan kar, yolları
tıkayıp, çadırları yıktı. Arkasından da dondurucu soğuklar
bastırınca, 150 000 kişilik ordunun 90 000’i (veya 60 000’i)
donma, dizanteri ve tifo gibi hastalıklarla mahvoldu. Sarıkamış
İstasyonuna giren Enver Paşa, bu felaket karşısında, Üçüncü
Orduyu yüzüstü bırakıp, İstanbul’a döndü. Bu harekâtta Ruslar,
32 000 kayıp verdiler.
Sarıkamış
Harekâtı; kuşatma harekâtıyla düşman kuvvetlerinin arkasına
düşmeyi hedef alan, başarılı bir plândı. Ancak, stratejinin
faktörlerinden zaman iyi değerlendirilmediği, kuvvetler de böyle
bir harekâtı yapacak şekilde teçhizatlandırılmadığı için
başarısızlıkla sonuçlandı.
Ordunun kış
şartlarına hazır olmaması ve olumsuz iklim şartları sebebiyle
ikmal ve iaşe hizmetlerinin yapılmayışı, kıtalarda açlığa,
hayvanların telef olmasına, dolayısıyla birliklerin dağılmasına
sebep oldu. Enver Paşanın şuursuzca verdiği gece taarruzu
emirleri, kayıpları daha da arttırdı.
Sarıkamış
Harekâtı sonunda, Doğu Anadolu kapıları, Ruslara açıldı. 13
Mayıs 1915’te
Ermenilerin
işbirliği yaptığı Rus kuvvetleri, önce Van’a, bilâhare Muş ve
Bitlis’e girdi. Ermenilerin harp esnasında Ruslara yaptıkları
büyük hizmetin karşılığı olarak, bu illerin valilikleri,
Ermenilere verildi. Harpten sonra, Ermeni-Rus işbirliği sonunda,
bölge halkına karşı müthiş bir
soykırıma
girişildi. Van Gölünün ortalarına kayıklarla taşınıp öldürülen,
suya dökülen çocuk, kadın, genç ve ihtiyar Türklerin sayısı,
kesin olarak tespit edilmemesine rağmen, çok fazladır. Esasen,
bu harp sırasında
Ermeni Komitacıları,
hemen her tarafta isyana hazırlanarak, birçok yerde depolar
dolusu silah ve cephane biriktirdiler. Bu silah, teçhizat ve
destekle katliam yapıp, Doğu Anadolu’yu harabeye çevirdiler